Gestasyonel diabetes mellitus ilk kez gebelik sırasında ortaya çıkan glukoz tolerans bozukluğu olarak tanımlanmaktadır. Bununla beraber bu tanım, gebelikten önce diyabeti olduğu halde gebelik sırasında tanı alan (gebelikten önce tanısı konulamamış pregestasyonel) vakaları, gestasyonel diyabet vakalarından ayırt etmekte kimi zaman yetersiz kalmaktadır.
Obezite ve diyabetin artması ile tanı konmamış tip 2 diyabetli gebe sayısı da artmaktadır. Bu nedenle, ilk prenatal vizitte standart kriterlere göre diyabet tanısı alan gebelerde gestasyonel diyabet yerine, ‘aşikar diyabet’ tanısı konulması önerilmektedir. Gebeliklerin ortalama olarak %10’unda GDM görüldüğü tahmin edilmektedir. Bu oran, araştırılan popülasyona ve kullanılan tanısal yöntemlere bağlı olarak %1 ile %22 arasında değişmektedir.
Gestasyonel diyabet, genellikle gebeliğin 24. haftasından sonra plasenta hormonlarının insülinin etkilerini bloke etmesine (insülin direncini arttırmasına) bağlı olarak gelişir. Gebelikte kan glukoz regülasyon bozukluğu, özellikle de gebelikten önce diyabeti olan hastalarda, hem anne hem de bebek için olumsuz sonuçlar doğurabilir.
Gestasyonel diyabet tanısı alan anne adaylarında preeklampsi ve erken doğum riski artmıştır. Yenidoğanda ise makrozomi, neonatal hipoglisemi, sarılık, hipokalsemi, polisitemi, solunum sıkıntısı sendromu (respiratuvar distress syndrome: RDS), konjenital malformasyonlar ve ölü doğuma neden olabilir.
Doğumdan sonra gestasyonel diyabetli kadınların çoğunda glukoz metabolizmasında düzelme görülmekle birlikte sonraki gebeliklerinde gestasyonel diyabetin tekrarlama riski (yaklaşık %50) yüksektir; ayrıca ileriki yaşamlarında tip 2 diyabet gelişme riski de %70-80’e kadar varmaktadır. Bu sebeple gestasyonel diyabet tanısı almış kadınların doğum sonrasında diyabeti düzelse bile- prediyabetli olarak kabul edilip diyabetten korunma programlarına alınmaları ve takip edilmeleri gereklidir.