3-9 Eylül Halk Sağlığı Haftası

AŞININ GÜCÜNE İNAN, AŞILAN

Aşılama her yıl milyonlarca insanın hayatını kurtaran en başarılı, etkili ve düşük maliyetli sağlık müdahalelerinden birisidir. İnsanlık tarihinde büyük salgınlara ve ölümlere yol açan pek çok hastalık günümüzde aşılamanın bir zaferi ve aşının gücü olarak artık görülmemektedir.  Örneğin çiçek hastalığı 1977 yılından itibaren aşılama sayesinde tamamen yok edilmiş, hastalık etkeninin yok edilmesi üzerine 1987 yılında çiçek aşısı uygulamalarına ihtiyaç kalmadığından aşılama tüm dünyada durdurulmuştur.

Ülkemizde, bağışıklama çalışmaları  “Genişletilmiş Bağışıklama Programı” adı altında sürdürülmekte ve şu anda Ulusal Çocukluk Dönemi Aşılama Takvimi’nde 13 hastalığa (boğmaca, difteri, tetanoz, kızamık, kızamıkçık, kabakulak, verem, çocuk felci, hepatit B, hepatit A, suçiçeği, Hemofilus influenza tip b’ye bağlı hastalıklar ile streptokokus pnömoniya’ya bağlı invaziv pnömokokal hastalıklar) karşı aşı yer almaktadır. Aşılama takvimini tamamlayan bir çocuk; difteri, boğmaca, tetanoz, çocuk felci, kızamık, kızamıkçık, kabakulak, suçiçeği ve aşı ile önlenebilen hastalıklarla oluşan karaciğer iltihabı, karaciğer yetmezliği, siroz ve karaciğer kanserinden, yaygın verem hastalığından, menenjitten, zatürreden, orta kulak iltihabından ve tüm bu hastalıklar sonucu oluşabilecek sakatlık ve ölümlerden korunmaktadır. Ülkemizde uygulanmakta olan bebeklik ve çocukluk dönemi aşı takvimi, Bağışıklama Bilimsel Danışma Kurulu'nun tavsiyeleri doğrultusunda ve dünyadaki bilimsel gelişmeler takip edilerek oluşturulmaktadır.

Son yıllarda tüm dünyada erişkin bağışıklaması en az çocukların aşılanması kadar önemsenmektedir. Erişkinlerde mortalite ve morbidite ile sonuçlanabilecek birçok hastalık aşı ile önlenebilmektedir. Bu nedenle her genç, yetişkin ve yaşlı kimse bağışıklamadan yararlanmalıdır. Bazı hastalıklar için risk grubunda yer alan erişkinler sağlık kuruluşlarına başvurarak yapılması gereken aşılar konusunda bilgi edinebilir ve aşılanabilir.

Ulaştığımız yüksek aşılama oranları ile birlikte aşılama programımızda yer alan tüm aşı ile önlenebilir hastalıklarda önemli düşüşler sağlanmıştır. Örneğin Ülkemizde, 2002 yılından bu yana yürütülmekte olan kızamık eliminasyon programı kapsamında gerçekleştirilen yoğun aşılama çalışmaları kızamık vaka sayılarında önemli bir azalma kaydedilmiş olmasına rağmen halen dünyada ve ülkemizde kızamık virüsü dolaşımı devam etmektedir. Virüs dolaşımının devamlılığında rol oynayabilecek olan aşısız veya eksik aşılı tüm çocukların kızamık içeren aşı ile aşılanmaları son derece önemlidir.

Ülkemizde uygulanan aşılar, DSÖ tarafından onaylanan İyi Üretim Prosedürleri kurallarına uygun üretilmiş ve uluslararası referans laboratuvarlarında test edilmiş aşılardır. Ayrıca, aşılar teslim alınıp kullanıma sunulmadan önce Ulusal Referans Laboratuvarlarımızda da test edilerek uygunluğu kanıtlanmaktadır. Aşılama çalışmalarının başarısında, üretim aşamasından başlayıp uygulanacak kişiye ulaştırılana kadar aşıları muhafaza etmenin etkisi de şüphesiz büyüktür. Aşılar ülkemizde tüm aşamalarda elektronik takip sistemi ile takip edilmekte, uygun ısı aralığında korunmaktadır. Aşı buzdolapları ve soğuk hava depolarının ısıları da elektronik ortamda anlık olarak takip edilmekte ve soğuk zincir kırılmaları engellenmektedir.

Aşılama her çocuk ve birey için yaşamsaldır, herkesin sağlıklı yaşama hakkı vardır.

 

FARKINDA OL TARAMANI YAPTIR KANSERİ ENGELLE

Bu kapsamda yürütülen faaliyetler aşağıda yer almaktadır:

Ulusal Kanser Kontrol Programı kapsamında; Toplum Sağlığı Merkezleri (TSM), Sağlıklı Hayat Merkezleri (SHM), Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM), Aile Sağlığı Merkezleri (ASM) ve ayrıca Mobil Kanser Tarama araçları da dahil olmak üzere  birinci basamak sağlık kuruluşlarında ücretsiz olarak meme, serviks (rahim ağzı) ve kolorektal (kalın bağırsak) kanserler için tarama programları yürütülmektedir.

Meme kanseri taraması; 40-69 yaş arasındaki kadınlara 2 yılda bir mamografi tetkiki yapılmaktadır.

Serviks kanseri taraması; 30- 65 yaş arası kadınlara 5 yılda bir HPV-DNA testi ile yapılmaktadır.

Kolorektal kanser taraması; 50-70 yaş arasındaki kadın ve erkeklere 2 yılda bir Gaitada Gizli Kan testi (GGK) ile yapılmaktadır.

2024 Ağustos ayı itibarı ile her ilde en az bir tane olmak üzere 405 Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi mevcuttur.  Bunlardan 46 tanesi mobil kanser tarama aracı olup, kırsal ve dezavantajlı gruplara tarama hizmeti ulaştırılmaktadır. Kanserle mücadelede en etkili yöntemlerin başında “kanser konusunda toplumun farkındalığının sağlanması ve toplum bilincinin geliştirilmesi” gelmektedir. Bu nedenle kanser farkındalığı ve sağlık okuryazarlığı konusunda hizmet içi ve halk eğitimleri yapılmaktadır.

2023 yılında ülke genelinde 7.7 milyon kanser taraması yapılmıştır.

(2.8 Milyon meme kanseri taraması, 2.9 milyon serviks kanseri taraması, 2 milyon  kolorektal kanser taraması )

2024 yılında ülke genelinde ilk 6 ayda 4.5 milyon kanser taraması yapılmıştır.

(1.6 Milyon meme kanseri taraması, 1.7 milyon serviks kanseri taraması , 1.2  milyon kolorektal kanser taraması )

 

EMZİRMEK ANNENİN, ANNE SÜTÜ BEBEĞİN SİGORTASIDIR.

Anne sütü alımının anne ve bebek sağlığı üzerine sayısız yararları vardır. Optimal emzirme uygulamaları çocukların hayatta kalması ve erken çocukluk gelişimi açısından hayati önem taşımaktadır. Yapılan çalışmalar emzirmenin bebeklerin hayatta kalmasını sağlamasının ötesinde anneler, aileler ve toplumlar açısından da kısa ve uzun vadeli çok çeşitli yararları olduğunu göstermektedir. Anne sütünün her zaman ulaşılabilir ve ekonomik olması, taze ve mikroorganizmalar tarafından kirlenmemiş olması toplum sağlığı açısından da ayrı bir öneme sahiptir.

Anne sütü ile beslemenin;

  • Anneyi over kanseri ve meme kanserinden koruduğu,
  • Kemik erimesine karşı koruduğu,
  • Rahimin gebelik öncesi durumuna dönmesine yardımcı olduğu,
  • Annenin kilo vermesine ve doğum öncesi kilosuna dönmesini kolaylaştırdığı,
  • Annelik duygusunun gelişmesine neden olduğu,
  • Anne ile bebek arasındaki bağı güçlendirdiği,
  • Anne için doğal bir sakinleştirici etkisi olduğu bildirilmiştir.

Anne sütü bebeğin sadece besin ihtiyacını karşılamakla kalmaz aynı zamanda içerdiği biyoaktif maddelerle bebeği hem enfeksiyon hastalıklarına karşı korur hem de alerji, obezite, kanser ve kronik hastalıkları azaltıcı etkisi vardır. Ayrıca bebeğin ruhsal, bedensel ve zeka gelişimine yardımcı olur.

Bebeklerin yaşama sağlıklı başlaması temel amacımızdır. Dünya Sağlık Örgütü’ nün önerdiği ve Bakanlığımızca yürütülen programa göre;

  • Bebeklerin doğumdan hemen sonra emzirmeye başlatılması,
  • İlk 6 ay sadece anne sütü verilmesi ve 6. aydan sonra uygun besinlerle beraber emzirmenin 2 yaş ve ötesine kadar devam ettirilmesi gerekmektedir.

Ülkemizde anne sütü ve tamamlayıcı beslenmeye yönelik tüm hizmetler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ve göçmenler için aynı şekilde ücretsiz olarak verilmektedir. 81 İl Bebek Dostu, 73 İl Altın Bebek Dostu kriterlerine sahiptir.

 

EKRANI DEĞİL, HAYATI YAŞA

Bebeklik ve erken çocukluk dönemi 0-6 yaş beyin gelişimi, dil ve konuşma gelişimi, sosyal beceri gelişimi, güvenli bağlanma ilişkisi ve sağlıklı iletişimsel ve sosyal davranışların gelişimi açısından çok önemli bir dönemdir. Özellikle 3 yaşından küçük çocukların anne-baba ile karşılıklı sosyal etkileşimde bulunması, çocuğun dil, bilişsel, motor becerileri, sosyal ve duygusal gelişimi desteklenmesi açısından oldukça gereklidir. Bu dönemde çocuğun yaşına ve gelişimine uygun olarak anne babaların çocuklarıyla sevgi ve bağlılığı güçlendirecek oyunlar oynaması, masal anlatması, kitap okuması, şarkı ninni söylemesi çocuğun zekasını, hayal gücünü, iletişimini ve yaratıcılığını geliştirir.

Günümüzde çocuklar, yaşamlarının erken döneminde teknolojiyle ekranla gelişigüzel tanışmaya başlamışlardır. Yaşamın bu ilk 3 yılında çocuğun gelişmekte olan dikkat becerileri, sembolik ve bellek gelişimi tam anlamıyla tamamlanmadığından, çocuk ekran aracılığıyla gelen bilgiyi 3-boyutlu olarak algılayamamaktadır. Dolayısıyla bilimsel olarak 3 yaşın altındaki çocukların teknolojiden ve internetten kendi başlarına öğrenmeleri mümkün değildir. Bebeklik ve erken çocukluk döneminde, ebeveynlerinin açıklamaları olmadan ekran aracılığıyla verilen bilgilinin öğrenilmesi mümkün değildir. Çocuğun ekran karşısında yalnız başına bırakılması sonucunda çocukta gelişimsel geriliklere geliştiği bilimsel olarak ispatlanmıştır.

Toplum temelli çalışmalarda bebeklik ve erken çocukluk döneminde uzun süre televizyondan, tabletten ve telefondan içerik seyretmenin çocuğun dil, bilişsel, sosyal ve duygusal gelişim alanlarında gecikmelere yol açmaktadır. Gelişimsel sorunlar, ileri çocukluk döneminde zihinsel esneklik, (stresle yaşamsal olaylara uyum sağlama), empati (başkalarının düşüncelerini ve duygularını anlayabilme kapasitesi), dürtü kontrolü (ihtiyaç ve gereksinimlerin bekletilmesi) fonksiyonlarının olumsuz gelişmesinde risk faktörleridir. Öte yandan, 4-6 yaş arası dönemde teknoloji kullanımının mutlaka ebeveyn eşliğinde olması ve günde en fazla 20-30 dakika ile sınırlı olması gerekmektedir.

Annelerin ve babaların çocuklarıyla birlikte sosyal ortamlarda (sinema, tiyatro, müze, sportif faaliyetler) kaliteli vakit geçirmeleri, çocuk ve gençlerin sportif ve sanatsal faaliyetlerle yetenek ve becerilerinin desteklenmesi çok yönlü gelişimleri açısından faydalı olacaktır.

Bunun yanı sıra anne babalar ve tüm toplumun bilişim teknolojilerinden bilinçli, güvenli, etkin kullanılmasının sağlanması için;

  • 3 yaş arası çocukların kesinlikle ekranla tanıştırılmaması,
  • 4-6 yaş arası çocuklarını teknoloji ile tanıştırmayı çok isteyen anne babaların, kendileri çocuklarına eşlik etmek koşuluyla gelişme gerilikleri ve bağımlılığı önlemek amacıyla çocuğun yaşına ve gelişimine uygun bir içerikle, günde en fazla 20-30 dakikayı geçmeyecek sürede olması, ayrıca çocuğa yemek yedirmek, uyutmak, huysuzluğunu gidermek için teknolojinin kullanılmaması,
  • Aile ve arkadaşlardan oluşan, sosyal yaşamı destekleyen çevre ile etkin iletişimin sürdürülmesi, böylece yalnızlık hissinin azaltılması, 
  • Okul çağındaki çocukların ve gençlerin internette geçirdiği sürenin ve kullanılan içeriğin kontrolünün sağlanması,
  • Uygunsuz içerikleri önlemek için ev ve akıllı telefonlarda ücretsiz güvenli internet aile ve çocuk profillerinin tercih edilmesi,
  • Sosyal medya kullanımında kişisel bilgilerin ve özel hayatın korunması konusunda anne babalar başta olmak üzere yetişkinlerin çocuklara ve gençlere rol model olması,
  • Ebeveynlerin de dijital okuryazarlık ve bilişim teknolojilerinin bilinçli, güvenli kullanımı, dijital hak ve sorumluluklar konusunda ücretsiz eğitimlerden faydalanması, (https://www.guvenliweb.org.tr/ adresinden daha fazla bilgiye ulaşabilirsiniz.)
  • Çocukların ve gençlerin teknolojinin tüketicisi olmaktan üreticisi olmaya yönlendirilmesi, (robotik kodlama, yapay zeka, web tasarımı, içerik üretme, yazılım, siber güvenlik gibi bir çok ücretsiz eğitime https://www.btkakademi.gov.tr/portal/ adresinden ulaşılabilir.)
  • Evde geçirilen zamanın etkin planlanması ve ev içi verimli faaliyetlerle doldurulması,
  • Bilişim teknolojileri ile sürdürülen eğitim faaliyetleri dışında çocuk ve gençlerin zamanlarını sevgi, ilgi ve üretkenlikle destekleyecek aktivitelerle geçirmesi, ev işlerinde ve yaşamda sorumluluk almalarının sağlanması,
  • Hayatta var olan boşluğun sanatsal etkinlikler ve sportif faaliyetlerle doldurulması, Hayvan, doğa ve canlı sevgisi gibi olumlu değerler ve duyguların benimsetilmesi yönünde teşvik edilmesi,
  • Gönüllülük faaliyetlerine katılım ile toplumsal rol ve sosyal sorumluluğun güçlendirilmesi gereklidir.

Ekran ile vakit harcamak yerine çocukların/gençlerin doğa ve hayvan sevgisinin güçlendirilmesi, çeşitli yardımsever ve gönüllülük faaliyetlerine katılmalarının desteklenmesi; iletişim becerilerinin güçlendirerek, keşif, merak, empati duygularının gelişmesine imkan sağlayacaktır. 

Bilgisayar ve internet kullanımının yaşamımızda istenilen bilgiye anında ulaşabilmenin yanı sıra bireylerde, özellikle okul çağındaki çocuk ve gençlerde problemli bilişim teknolojileri kullanımı, sosyal ilişkilerin olumsuz yönde etkilenmesine, aile bağlarının zayıflamasına, akademik başarıları veya iş başarılarının düşmesine neden olabilmektedir. Bununla birlikte teknolojinin hızlı ve rahat erişim imkanı ile kumar bağımlılığının gelişme riskini de arttırmaktadır. Öte yandan teknoloji/internetin eğitim, bilgi sağlama amaçlarıyla kullanılmasının aşırı ve zararlı kullanımını azaltabileceği saptanmıştır.

Bu nedenle, 14 Şubat 2019 tarihli 2019/2 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile oluşturulan Bağımlılık İle Mücadele Yüksek Kurulu (BMYK) kararıyla, Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu Üyesi Bakanlıkları ve kurum/kuruluşlar işbirliğince 2017 yılında eylem planı çalışmaları başlatılmıştır. 3 Temmuz 2019 tarihinde Bağımlılık ile Mücadele Yüksek Kurulu (BMYK) kararı ile onaylanan “2019-2023 Davranışsal Bağımlılıklar İle Mücadele Ulusal Strateji Belgesi ve Eylem Planı” Bakanlığımız koordinasyonunda, paydaş bakanlıklar ve kurumlar iş birliğinde Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurullarının Çalışma Usul Esasları kapsamında yürütülmektedir.

“2019-2023 Davranışsal Bağımlılıklar İle Mücadele Ulusal Strateji Belgesi ve Eylem Planı” Amacı; çocuklar ve gençler başta olmak üzere tüm toplumu teknolojinin bilinçli, güvenli ve etkin kullanımına teşvik etmek, bu konuda bilgilendirmek, aşırı ve zararlı teknoloji kullanımını önlenmek, danışmanlık hizmetlerini güçlendirmek, gerekli durumlarda tıbbi yardıma erişmelerini sağlamak, bu konuda sunulan hizmetlerin toplum tarafından bilinirliğini artıracak çalışmalar yapmak ve ihtiyaca hasıl yeni hizmetleri planlamaktır.

Eylem Planı kapsamında oluşturulan Davranışsal Bağımlılıkla Mücadele Programı kapsamında; bilişim teknolojileri ve internetin bilinçli, güvenli ve etkin kullanımı yönünde toplumun farkındalığının ve bilinç düzeyinin artırılmasını, aşırı ve zararlı düzeyde kullananlara ve yakınlarına danışmanlık hizmeti verilmesini ve gerekli hallerde tıbbi yardıma erişmelerinin sağlanmasını amaçlamaktadır. Program kapsamında; Sağlıklı Hayat Merkezleri Psikososyal Destek Birimlerinde görev yapan sağlık personelleri tarafından (psikolog, çocuk gelişimci, sosyal çalışmacı) bilişim teknolojileri ve internetin bilinçli, güvenli, etkin kullanımı konusunda topluma yönelik koruyucu ve önleyici farkındalık faaliyetleri gerçekleştirilmekte aşırı ve zararlı kullanıma yönelik danışmanlık hizmeti sunulmaktadır. DBMP eğitimi ile teknolojinin/internetin aşırı ve problemli kullanımına bağlı ortaya çıkabilecek fiziksel ve psikolojik rahatsızlıklar konusunda sağlık çalışanlarının bilgi ve becerilerini geliştirerek, bu konuda sunulan sağlık hizmetlerini güçlendirmeyi hedeflemektedir. İlinizde bu konuda Sağlıklı Hayat Merkezlerinde danışmanlık hizmetlerine başvurabilmektedir. 

Davranışsal Bağımlılıkla Mücadele kapsamında iki adet rehber hazırlanarak sahaya dağıtımı yapılmıştır. Rehberlere aşağıdaki bağlantı adreslerinden ulaşılabilmektedir.

Davranışsal Bağımlılıkla Mücadele Programı Danışmanlık Saha Rehberi

https://egitim.saglik.gov.tr/Home/ReturnS3File?guidStr=abb07582-e109-4e9a-b460-34c025f06ff8&fileType=pdf

Teknoloji Bağımlılığı Ebeveyn Rehberi

https://dosyamerkez.saglik.gov.tr/Eklenti/47018/0/teknoloji-bagimliligi-ebeveyn-rehberipdf.pdf

 

HER ADIMINDA AİLE HEKİMİN YANINDA

Türkiye’de birinci basamak sağlık hizmetleri sunumunda aktif rol oynayan Aile hekimliği uygulaması kapsamında 8.202 Aile Sağlığı Merkezi, 28.357 Aile Hekimliği Birimi bulunmaktadır. Aile Hekimliği Birimlerinde, aile hekimi ve aile sağlığı çalışanı tarafından tanı ve tedavi edici sağlık hizmetleri ile birlikte sağlık danışmanlığı, aile planlaması, koruyucu sağlık hizmetleri sunulmaktadır. Koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında aşılama, kanser taramaları, kronik hastalık taramaları yapılmakta olup bu hizmetler hastalıklardan korunmanın en önemli basamağıdır.

Aile hekimi ana çocuk sağlığı ve aile planlaması hizmetlerini verir. Kayıtlı kişilerin yaş, cinsiyet ve hastalık gruplarına yönelik izlem ve taramaları yapar. Periyodik sağlık muayenesi yapar. Tetkik hizmetlerinin verilmesini sağlar ya da bu hizmetleri verir. Kendisine kayıtlı kişileri yılda en az bir defa değerlendirerek sağlık kayıtlarını günceller. Evde takibi zorunlu olan özürlü, yaşlı, yatalak ve benzeri durumdaki kişilere evde veya gezici/yerinde sağlık hizmeti verir.  Aile sağlığı merkezi şartlarında tanı veya tedavisi yapılamayan hastaları sevk eder. İlgili mevzuatta birinci basamak sağlık kuruluşları ve resmi tabiplerce kişiye yönelik düzenlenmesi öngörülen her türlü sağlık raporu, sevk evrakı, reçete ve sair belgeleri düzenler.

Aile hekimi, genellikle bireylerinin ikametlerine yakın ve kolay ulaşılabilir konumdadır. Bu durum aile hekiminin hizmet verdiği toplumu her yönüyle tanıması; aile, çevre ve iş ilişkilerini değerlendirmesine imkân sağlamaktadır.

 

ALIŞKANLIKLARIMIZI DEĞİŞTİRİYORUZ, SAĞLIKLI BESLENİYORUZ

Bireylerin sağlıklı beslenmesi ve sağlıklı yaşam biçiminin iyileştirilmesi ve geliştirilmesi ile hastalıkların önlenmesi toplum sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır. Küreselleşme sürecinde beklenen yaşam kalitesine ulaşmak için tüm bireylerin ve toplumun beslenme bilincinin artırılması, sağlıklı beslenmenin yaşam biçimine dönüştürülmesi gerekmektedir. Toplumun sağlıklı yaşaması ve her yönden gelişmesi onu oluşturan bireylerin sağlıklı olmasına bağlıdır.

Optimal sağlık ve iyilik halinin temeli yeterli ve dengeli diğer bir deyişle sağlıklı (optimal) beslenmeye dayalıdır. Bu doğrultuda sağlıklı (optimal) beslenmedeki amaç; yaşam boyu tüm bireylerin sağlığının korunması, iyileştirilmesi ve geliştirilmesi, yaşam kalitesinin arttırılması ve sağlıklı yaşam biçiminin benimsenmesini (sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite alışkanlığı, alkol ve tütün kullanımının önlenmesi) sağlamaktır.

Sağlıksız beslenme alışkanlıkları sağlıklı beslenme davranışlarına çevrilmeli ve kazanılan yeni beslenme davranışının sürdürülebilir olması sağlanmalıdır.

 Kaynak: Türkiye Beslenme Rehberi

 

SAĞLIKLIK ANNELER, SAĞLIKLI NESİLLER

İnsanlığın ve ülkelerin geleceğinin teminatı sağlıklı nesillerdir. Sağlıklı nesillerin devamlılığı üreme sağlığı hizmetleri ile sağlanır. Üreme çağındaki kadınların üreme sağlığı danışmanlık hizmetleri, risk durumlarının tespiti, riskli gebeliklerin önlenmesi, gebelik öncesi danışmanlık hizmeti ile gebeliğe hazırlanması, gebe kalamıyorsa gebe kalmasını destekleyici hizmetlere yönlendirilmesi, gebeliğin izlenmesi, güvenli ve kaliteli doğum hizmetiyle bebeğin doğumunun gerçekleşmesi, lohusalık döneminde anne ve bebeğin sağlığını korumak sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi için gereklidir.

Anne rahminde bebeğin gelişimini etkileyen olumsuzluklar sadece bebeklik değil, erişkinlik, yaşlılık dönemindeki başlıca sağlık sorunlarının sebebinin başlangıcını oluşturur. Sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek için anne karnındaki yaşamımızın da sağlıklı olması şarttır.

Onun için anne adayının gebeliğe iyi hazırlanması (gebe kalmadan gerekli risk tespiti yapılmalı, kalıtsal genetik geçişli hasatlıklar değerlendirilmeli, kızamıkçık, grip, tetanoz gibi aşılar yapılmalı, folik asit desteği sağlanmalı), gebelikte sağlıklı beslenme ve gerekli nutrisyonel desteğin sağlanması, izlemlerin tam yapılması ve komplikasyonları önlemek için hastanede sağlık personeli eşliğinde güvenli bir doğum yapılması sağlıklı nesillerin çoğalmasını sağlayacaktır.