28 Temmuz Dünya Hepatit Günü
Viral hepatitler, kronik karaciğer hastalığı, siroz ve karaciğer kanserine yol açabilen, tüm dünyada yaygın olarak görülen önemli bir halk sağlığı sorunudur. Dünya genelinde hastalığın büyük oranda geç dönemde belirti vermesi ve hastaların büyük çoğunluğunun hastalıklarının farkında olmamaları nedeniyle viral hepatite dikkat çekmek amacıyla Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından 28 Temmuz Dünya Hepatit Günü olarak belirlenmiştir. Dünya Hepatit Günü 2024 yılı teması, ülkelerde tanı ve tedaviye erişimi genişletmek için iş birliğine vurgu yapmak amacıyla “Harekete Geçme Zamanı" olarak belirlenmiştir.
DSÖ tarafından dünya genelinde hepatit B ile yaşayan her 4 kişiden 1'ine teşhis konulabildiğini ve her 5 kişiden 1'inin tedaviye erişebildiği, benzer şekilde, hepatit C ile yaşayan her 2 kişiden 1'ine tanı konulabildiği ve her 6 kişiden 1'inin tedaviyle iyileşebildiği tahmin edilmektedir. DSÖ, hepatitlere yönelik önleme ve kontrol için tedavi hizmetlerine erişimi artırmanın, hastalıkları ve ölümleri azaltmada oldukça önemli olduğunu, yeni enfeksiyonların önlenebileceğini, karaciğer kanseri vakalarının görülme sıklığının ve ölümleri azaltılabileceğini böylece sağlık hizmeti maliyetlerinin düşürebileceğini ve bu doğrultuda 2030 yılına kadar tüm ülkelerin bir halk sağlığı sorunu olan viral hepatitleri ortadan kaldırmak için birlikte çalışmaya devam etmesi gerektiğini vurgulamaktadır. DSÖ, viral hepatit önleme ve kontrolü amacıyla yayımladığı Küresel Eylem Planı ile viral hepatit bulaşının durduğu ve ihtiyacı olan herkesin güvenli ve etkili tedaviye ulaşabildiği bir dünyaya gidilmesini amaçlamaktadır. DSÖ bu hedefe ulaşmak için yeni hepatit B ve C enfeksiyonlarını %90 oranında azaltılması, karaciğer sirozu ve kanserden kaynaklanan hepatit kaynaklı ölümleri %65 oranında azaltılması, hepatit B ve C virüsü olan kişilerin en az %90'ının teşhis edilmesi ve teşhis edilen kişilerin en az %80'inin uygun tedaviye erişmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Hepatit, en basit anlamıyla karaciğerin iltihabıdır. Hepatitler, tüberkülozdan sonra en sık ölüme yol açan enfeksiyon hastalığı olup pek çok nedene bağlı olarak gelişebilmektedir. Viral hepatitlere ise başta Hepatit A, B, C, D ve E virüsleri olmak üzere farklı virüs tipleri sebep olmaktadır. Hepatit B ve Hepatit C virüsleri uzun vadede kronik karaciğer hastalığı, siroz veya karaciğer kanserine yol açabildiği için ayrı bir öneme sahiptir.
Hepatit A virüs ile kirlenmiş (kontamine) su ve besinlerle salgınlara yol açabilen, kötü hijyenik koşullarda kolaylıkla bulaşabilen bir hastalıktır. Çocukluk çağlarında hafif belirtilerle geçirilen hepatit A enfeksiyonu, ileri yaşlarda daha ağır seyretmekte ve şiddetli karaciğer hastalığı ile ölümlere yol açabilmektedir. Ülkemizde hijyen kurallarına ve temizlik koşullarına uyum, temiz su kaynaklarına ulaşımın artışı, sosyoekonomik koşullarla ilgili diğer göstergelerin iyileşmesi ve 2012 yılı sonu itibariyle başlayan hepatit A aşı uygulamaları sonucunda ülkemizde hepatit A enfeksiyonu görülme sıklığı azalmıştır. Halen ülkemizde çocuklara 18. ve 24. aylarda, risk grubundaki kişilere de en az 6 ay ara ile 2 doz halinde sağlık kuruluşlarımızda ücretsiz hepatit A aşısı uygulanmaktadır. Hepatit A aşı kapsayıcılığı yüksek oranlarda sürdürülmektedir.
Hepatit B ve Hepatit C;
- Kontrol edilmemiş kan ve kan ürünlerinin transfüzyonuyla
- Sterilize edilmemiş cerrahi malzemelerin kullanıldığı tıbbi ya da diş müdahaleleriyle
- Kullanılmış enjektör paylaşımıyla
- Tıraş bıçağı, diş fırçası gibi eşyaların paylaşımıyla
- Sterilize edilmemiş araçlarla dövme, akupunktur ya da vücut takılarının uygulanmasıyla
- Hepatit B ve C taşıyıcılarının aile içi temasıyla
- Anneden bebeğe doğumda ve sonrasında
- Korunmasız cinsel ilişkiyle bulaşabilir.
Hepatit C virüsü bulaşma yolları, Hepatit B virüsü bulaşma yolları ile benzer olmakla birlikte esas yayılma yolu enfekte kan ve kan ürünleri ile doğrudan temastır. Ancak enfekte kan ile temas etmiş diğer vücut sıvıları da bulaşma açısından kaynak olabilir.
Hepatit B hastalığından korunmanın en etkili yolu aşılanmadır. Ülkemizde Hepatit B aşısı 1998 yılı itibariyle rutin çocukluk çağı aşı takvimine eklenmiştir. 2005-2009 yılları arasında okullarda yapılan destek aşılamaları ve risk grubu aşılamaları uygulamaya alınmıştır. Bağışıklama hizmetleri Bakanlığımız tarafından yürütülen en önemli ve etkili koruyucu sağlık hizmetlerinden birisi olup, Genişletilmiş Bağışıklama Programı kapsamında Hepatit B aşılamaları yüksek öncelikli stratejilerimizdendir.
BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin başarı göstergelerinden biri de 5 yaş altı çocuklarda akut hepatit B hastalığı görülme sıklığının yüz binde 1’in altına indirilmesidir. Ülkemizde bu hedefe 2009 yılı itibariyle ulaşılmış ve halen sürdürülmektedir.
Hepatit B aşısı ülkemizde bebeklere, ilk dozu doğumda, 2. ve 3. dozları ise 1 ve 6 aylıkken, risk grubundaki kişilere ise 0, 1 ve 6 ay takvimi ile 3 doz olarak ve ücretsiz uygulanmaktadır.
Hepatit C virüsüne karşı aşı henüz bulunmamaktadır ancak kullanılmaya başlayan yeni ilaçlarla tedavide %95’in üzerinde iyileşme sağlanmaktadır. Bu tedavi de vatandaşlarımıza genel sağlık sigortası kapsamında ücretsiz sağlanmaktadır.
Aşı dışında hepatitlerden korunmanın en etkili yolu, bulaş yoluna ilişkin koruma önlemlerinin alınmasıdır.
Hepatit D virüsü, hepatit B virus (HBV) enfeksiyonu olan kişilerde hastalığa yol açar. HBV’nin yokluğunda enfeksiyon yapamaz. Fakat hafif seyreden HBV enfeksiyonunu daha ağır ve hızlı seyreden bir hastalığa dönüştürebilir. HDV kan ve kan ürünleri temasıyla, kas içi veya damar içi enjeksiyonlarla, deri ve mukoza yoluyla ve cinsel yolla bulaşabilir.
Hepatit E virüsü (HEV) fekal-oral (dışkı ile temas) yol ile bulaşır, vahşi ve evcil hayvanlarda bulunur ve akut enfeksiyona yol açar. Gebelikte geçirildiğinde hepatit E hastalığı daha ciddi seyreder. Özellikle gebelerde son 3 aylık dönemde düşük, erken doğum, ciddi karaciğer yetmezliği ile ölüm riskinin artmasına sebep olabilir. Hepatit E virüsünün spesifik bir tedavisi ve aşısı yoktur.