Kalın Bağırsak Kanseri Farkındalık Ayı

Her yıl mart ayı boyunca 81 ilimizde; Kalın bağırsak kanseri farkındalığını artırmak, kalın bağırsak   kanseri taramasının önemini vurgulamak ve kişinin kalın bağırsak, rektum veya anüs kanserine yakalanma riskini azaltabilecek sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıklarını teşvik etmek için çeşitli etkinlikler gerçekleştirilmektedir.

Sağlık konusunda bilinçlendirme ve farkındalık kampanyaları kapsamında, “Kalın Bağırsak Kanseri Farkındalık Ayı” önemli bir girişim olarak öne çıkmaktadır.  Kalın bağırsak kanseri çok sayıda yaşamı etkilemekte, erken teşhis ve eğitimi çok önemli kılmaktadır. Bu ay, sağlığımıza öncelik vermemiz, taramaların ve önleyici tedbirlerin önemini duyurmamız için bir fırsat olarak görülmektedir. Mart ayı, kalın bağırsak kanserine yönelik, önleme, erken teşhis ve tedavi seçeneklerini vurgulayarak, düzenli farkındalık faaliyetlerinin önemini ifade etmenin, erken teşhisle kurtarılan hayatların gayreti içinde sürekli araştırma ve eğitim için bir araya gelmenin zamanıdır.

Kalın bağırsak kanserleri dünyada ve ülkemizde yaygın görülen kanser türleri arasında yer almaktadır. Dünya çapında bir yıl içerisinde 1,9 milyon (%9,6) yeni kalın bağırsak   kanseri vakası ve 903 bin (%9,3) kalın bağırsak kanseri kaynaklı ölüm vakası tespit edilmiştir.

Avrupa, Kuzey Amerika, Rusya Avustralya ve Yeni Zelanda 'da görülme sıklığı Asya ve Afrika bölgelerine göre daha yüksektir. Bu coğrafi farklılığın önemli etkenlerinin; beslenme tarzı, çevresel maruziyet ve genetik yatkınlık olduğu düşünülmektedir. 40 yaşın altında kalın bağırsak kanseri nadirken, 40-50 yaştan sonra görülme sıklığı artmaya başlamaktadır. Kalın bağırsak kanseri   vakalarının %85’i 50 yaş ve üzerindedir.

 Türkiye Birleşik Veri Tabanına göre, ülkemizde bu kanser türleri hem erkeklerde hem de kadınlarda 3. sırada yer almaktadır. Erkeklerde görülme sıklığı yüz binde 25,5 kadınlarda ise 15,0 dır. Bir yılda yaklaşık 20 bin kişi kalın bağırsak   kanseri tanısı almaktadır. Kalın bağırsak kanseri evreleri incelendiğinde vakaların %20,9’unun uzak evrede olduğu görülmektedir.

Erken evrede teşhis edildiğinde büyük ölçüde tedavi edilebilir bir hastalık olan kalın bağırsak kanserlerinde tarama programlarının uygulanması ile söz konusu hastalığın görülme sıklığı ve ölüm oranı üzerinde çok olumlu kazanımlar sağlandığı yapılan birçok çalışma ile ortaya konmuştur.

Kalın bağırsak kanserlerinin taranmasındaki temel amaç; ülke çapında oluşturulan ulusal bir tarama programını hedef popülasyona uygulayarak kalın bağırsak patolojilerini henüz kanser öncesi dönemde erken evrede tespit etmenin yanı sıra etkin ve basit tedavi yöntemleriyle invaziv kanser sıklığı ile buna bağlı morbidite ve mortaliteyi azaltmaktır. Bu yolla olası karmaşık ve pahalı tedavi gereksinimlerinin de önlenmesi hedeflenmektedir. Gerek yaşam kalitesini arttırdığı gerekse yaşam süresini uzattığı bilindiğinden, kalın bağırsak tarama programı Dünya Sağlık Örgütü tarafından önerilen kanser tarama programları içerisinde yer almaktadır.

Ülkemizde de Kalın Bağırsak Kanseri Taraması Ulusal Standartları belirlenerek uygulamaya konulmuştur. 50-70 yaş arasındaki kadın ve erkek nüfusa Toplum Sağlığı Merkezlerine (TSM) bağlı olarak faaliyet göstermekte olan; Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM), Sağlıklı Hayat Merkezleri (SHM) ve Aile Sağlığı Merkezleri (ASM)’nde Gaitada Gizli Kan kiti yardımıyla hızlı, pratik ve güvenilir bir şekilde 2 yılda bir ücretsiz olarak tarama yapılmaktadır. Tarama kapsamında bu yaş grubundaki kişilere ayrıca 10 yılda bir kolonoskopi yapılması önerilmektedir. Tarama sonucunda Gaitada Gizli Kan Testi (GGKT) pozitif olan kişiler ileri tetkik amacıyla ikinci/üçüncü basamak sağlık kuruluşlarına  yönlendirilmektedir.

Kalın Bağırsak Kanseri Risk Faktörleri

Kalın bağırsak gelişme riski hem çevresel hem de genetik faktörlerden kaynaklanır.

Kalın bağırsak   kanserinin değiştirilebilir risk faktörleri şunları içermektedir:

  • Aşırı kilolu veya obez olmak (Dünyada bir yılda ortalama 110 bin vakanın obeziteye bağlı gerçekleştiği tahmin edilmektedir.)
  • Fiziksel olarak aktif olmamak
  • Fazla miktarda işlenmiş (sosis, salam ve benzeri) veya işlenmemiş kırmızı et (sığır, kuzu, karaciğer ve benzerleri) tüketimi
  • Sigara dâhil tütün ürünlerinin kullanımı
  • Alkol kullanımı (Dünyada bir yılda ortalama 160 bin vakanın alkol kullanımına bağlı gerçekleştiği tahmin edilmektedir.)
  • Diyabet ve insülin direnci varlığı
  • Kolesistektomi

Kalın bağırsak kanserinin değiştirilemez risk faktörleri arasında ise şunlar yer almaktadır:

  • Cinsiyet (hem insidans hem de ölüm oranları erkeklerde kadınlara göre önemli ölçüde daha yüksektir.)
  • İleri yaş
  • Irk ve etnik köken
  • Kişide kalın bağırsak poliplerinin veya kalın bağırsak kanseri öyküsünün bulunması
  • Kişide inflamatuvar bağırsak hastalığı (Ülseratif kolit veya Crohn hastalığı) öyküsünün varlığı
  • Ailede kalın bağırsak polipleri veya kalın bağırsak kanseri öyküsünün olması
  • Kalıtsal bir sendromun varlığı (Lynch Sendromu, adenomatöz ve hamartomatöz polipozis sendromları vb)
  • Tip 2 diyabet hastası olunması
  • Akromegali varlığı
  • Böbrek transplantasyonu geçirmiş olmak
  • Androjen yoksunluğu tedavisi almış olmak
  • Kistik fibrozis varlığı
  • Abdominopelvik radyasyon öyküsünün olması.

Kalın Bağırsak Kanseri Belirtileri

Kolon (kalın bağırsak) kanseri tümörün bulunduğu bağırsak bölgesine göre farklı belirtiler gösterebilir fakat hiçbir belirti vermeden de oluşabilir. Belirti göstermesi durumunda bulunduğu bölgeye göre farklı şikayetlere sebep olur. Belirtilerin silik olması, sinsi ilerleyişi sebebiyle tarama programları özellikle önem arz eder.

Tüm görülebilecek belirtiler genel olarak şunlardır:

  • Bağırsak alışkanlıklarında ishal-kabızlık gibi değişikliklerin meydana gelmesi ve bu değişikliklerin birkaç günden uzun sürmesi
  • Bağırsakta tam boşalmama hissi
  • Parlak ya da koyu kırmızı kanla karakterize rektal kanama
  • Dışkının koyu kahverengi veya siyah görünmesine neden olabilecek kanın varlığı
  • Karında şişkinlik, kramp tarzında ağrı veya gaz şikâyeti
  • Bilinen bir neden olmaksızın kilo kaybı
  • Kansızlık (Anemi), halsizlik, yorgunluk
  • Ağrılı dışkılama
  • Kitle

Kalın Bağırsak Kanseri Tanısı

Diğer bazı kanserlerde olduğu gibi Kalın bağırsak   kanserleri de genellikle iyice büyüyene kadar belirti vermezler. Bu sebeple amaç, daha belirti vermezken tümörü ortaya koymak olmalıdır. Belirtiler gelişmeden önce bir kişinin kanser için taranması, poliplerin ve kanserin erken tanınmasında yardımcı olur. Poliplerin erkenden tanınıp çıkartılması kolorektal kanser gelişimini önleyebilir. Erken tanı konulduğunda kolorektal kanserin tedavisi de daha etkin olabilmektedir.  Bu nedenle, genel olarak 50 yaş üstü kişilerde taramaya başlanmalı, kolorektal kanser için artmış riski olan kişilerde ise tarama programına daha erken yaşlarda başlanmalıdır.

Dışkıda gizli kan saptanıp kolonoskopi yapılan kişilerde henüz kanserleşmemiş polip halindeki tümörler tespit edilerek kanser gelişmesi önlenebildiği gibi kanser gelişmiş olan olgularda da erken teşhis ile yaşam süresi ve kalitesi artmaktadır.

 

Kalın Bağırsak Kanseri Tedavisi

Erken evre Kalın bağırsak kanserinin temel tedavisi cerrahi girişimdir. Kalın bağırsak kanseri tedavisinde "kolektomi" adı verilen cerrahi işlem uygulanır. Kolektomi, kalın bağırsağın bir kısmının ameliyatla çıkarılması anlamına gelmektedir. Tümör içeren bağırsak bölümü ve bu bölüme komşu lenf bezleri bu işlemde çıkarılmaktadır.

Kalın bağırsak   kanserinin tedavisinde hastalığın evresine göre kemoterapi, Radyoterapi hedefe yönelik ilaçlar ve immunoterapi seçenekleri mevcuttur.

Kalın Bağırsak Kanserinden Korunma Stratejileri

Kalın bağırsak kanserini önlemek için atılması gereken en önemli adımlardan biri tarama programı olmakla birlikte, aşağıdaki sağlıklı yaşam davranışlarını uygulamak da diğer birçok kanserden olduğu gibi kolorektal kanserlerden korunmada önemlidir:

  • Sağlıklı kiloda olmak ve bunu sürdürmek
  • Kırmızı ve işlenmiş et tüketimini sınırlandırmak ve daha fazla taze sebze, meyve ve tam tahıl ürünü tüketmek.
  • Posa içeriği yüksek besinlerin tüketimini artırmak. (Posa içeriği en yüksek besinler sırasıyla; kuru baklagiller, tahıllar ve sebze-meyvelerdir.)
  • Günde 30-60 dakika orta düzeyde fiziksel aktivite yapmak (tempolu yürüyüş, bisiklete binmek gibi)
  • Sigara ve alkol kullanmamak.

Mart ayı Kalın Bağırsak   Kanseri Farkındalık Ayı olarak tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çeşitli etkinliklerle konuya ilişkin farkındalık faaliyetleri, umut, tedbir ve proaktif sağlık önlemleri mesajlarıyla halka ışık tutacak çalışmalar yürütülmektedir.

Bu önemli farkındalık ayının bir parçası olmak için aşağıdaki unsurlara dikkat edilmelidir:

  • Taramanızı yaptırın: Uygunsanız veya risk altındaysanız, Kalın bağırsak kanseri taraması yaptırmaya öncelik verin. Sevdiklerinizi de aynısını yapmaya teşvik edin.
  • Mavi Giyin: Desteğinizi göstermek ve iletişimi görünür kılmak için özellikle mavi rengi giysilerinizde veya uygun bulduğunuz şekilde kullanın.
  • Etkinliklere Katılın: Kalın bağırsak kanseri farkındalığına yönelik eğitimlere, seminerlere ve yerel etkinliklere katılın veya bunları düzenleyin.
  • Hikayeleri Paylaşın: Siz veya tanıdığınız biri Kalın bağırsak kanserinden etkilendiyse, deneyimlerinizi paylaşmak başkaları için eğitici ve hayatlarını kolaylaştırıcı katkı sağlayabilir.

 Bu kapsamda kalın bağırsak kanseri farkındalık ayı için 2024 yılı temaları;

  1. ‘’Kalın Bağırsak Kanserinden Korunmak Sizin Elinizde;

   Sağlıklı beslenin,

   Egzersiz yapın,

   Tarama Testlerinizi İhmal Etmeyin.’’

  1. Kalın bağırsak kanserinden önce, sağlığınız için test yaptırın.
  2. Kalın bağırsak kanseri için en önemli risk; taramayı ertelemektir!
  3. Kalın bağırsak kanseri çok yavaş ilerlediği için kanser öncesi oluşumları tarama ile saptamak mümkündür.
  4. Tarama, kanser öncesi poliplerin saptanması ve çıkarılması ile sizi kalın bağırsak kanserinden korur!
  5. Ailenizden hiç kimsede kalın bağırsak kanseri olmaması, kolonoskopiden kaçınma mazeretiniz olmasın! İlk kez sizde olup olmadığını ancak tarama yaptırarak öğrenebilirsiniz.
  6. Kalın bağırsak kanseri sadece erkeklerin hastalığı değildir! Cinsiyet seçmez! Öğrenmenin tek yolu düzenli tarama yaptırmaktır.

Mamografi Çekim Teknikleri Eğitimi

Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Kanser Dairesi Başkanlığınca 81 ildeki 1. Basamak Sağlık Kuruluşlarında ( Toplum Sağlığı Merkezi, Sağlıklı Hayat Merkezi, KETEM  ve Mobil Tarama Araçları) görevli, meme kanseri taramalarında mamografi çekim hizmeti veren Radyoloji Teknisyen / Teknikerlerine, alanında uzman akademisyen radyologlar tarafından çevrimiçi olarak 28 Şubat 2024 tarihinde “Mamografi Çekim Teknikleri Eğitimi” gerçekleştirildi.

Etkili ve verimli bir çalışma olarak nitelendirilen bu eğitim programına yaklaşık 500 kişi katılım sağlamıştır.

Resim1
Resim4
Resim2
Resim5
Resim6
Resim3

Uluslararası Çocukluk Çağı Kanserleri Günü

Uluslararası Çocukluk Çağı Kanserleri Günü olan 15 Şubat’ta çocukluk çağı kanserleri hakkında farkındalık yaratmak, kanserli çocuklar ve ergenlere, hastalık sonrası hayatta kalanlara ve ailelerine destek sağlamak için küresel bir iş birliği kampanyası yürütülmektedir. 2002 yılından bu yana her yıl 15 Şubat günü, küresel çapta gerçekleştirilen etkinliklerle dünyanın neresinde yaşarlarsa yaşasınlar kanserli tüm çocuk ve ergenlerin tedavi, bakım ve desteğe eşit erişim ihtiyaçlarına dikkat çekilmektedir.

Dünya çapında bulaşıcı hastalıklara bağlı çocukluk ölümleri önemli ölçüde azalırken, çocukluk çağı kanserlerine bağlı ölümler artıyor. Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde çocukluk çağı ölümlerinin büyük ve giderek artan bir oranı, başta çocukluk çağı kanseri olmak üzere bulaşıcı olmayan hastalıklardan (BOH) kaynaklanmaktadır.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC) verilerine göre; Dünya çapında çocuklarda ve ergenlerde (0-19) bir yıl içerisinde 400 binden fazla yeni kanser vakası tespit edilmektedir. Ülkemizde ise bir yıl içerisinde 0-19 yaş grubu yaklaşık 4.700 yeni kanser tanısı almaktadır. Çocukluk çağında genellikle ortaya çıkan kanser türleri yetişkinlikte ortaya çıkan kanser türlerinden önemli ölçüde farklılık göstermektedir. Çocukluk çağı kanserlerinin %30’unu lösemiler (kan kanserleri), kalan %70’ini de lenfoma ve solid tümörler (organ ve çeşitli dokulardan gelişen kanserler) oluşturmaktadır. Sık görülen diğer bir tür ise %20 oranı ile merkezi sinir sistemi tümörleridir.

Erken evrede teşhis edilen birçok çocukluk çağı kanseri yüksek oranlarda tedavi edilebilmektedir. Ancak kanser, çocuk ölümlerinin önemli bir nedeni olmaya devam etmektedir. Dünyada bir yılda yaklaşık 100 bin çocuk, kanser nedeni ile hayatını kaybetmektedir.

Tanı:

Çocukluk çağı kanserlerinin neden sonuç ilişkisi erişkinlerde görülen kanserler kadar net değildir ve bilinen bir tarama programı yoktur. Bugüne kadar çocukluk çağı kanserleri için sadece birkaç kesin risk faktörü tanımlanmıştır. Karsinojenitesi bilinen risk faktörlerinden biri iyonlaştırıcı radyasyondur. İyonize radyasyonun lösemi ve tiroid kanser riskini arttırdığı yapılan birçok çalışma ile ortaya konmuştur. Olası diğer risk faktörleri arasında; genetik yatkınlık, genetiğe dayalı bireysel duyarlılık, bazı virüslere maruziyet (Epstein-Barr, Hepatit B, İnsan Herpes ve HIV virusları gibi) yer almaktadır.

Çocukluk çağı kanserleri için uyarıcı olabilecek belirti ve semptomlar şu şekilde sıralanabilir:

  • Deride solukluk (Kansızlık, anemi varlığı)
  • Halsizlik
  • Enfeksiyonlara yatkınlık
  • Sıra dışı kanamalar (burun kanaması, diş eti kanamaları, cilt altı kanaması gibi), ciltte sık sık morluklar, kesik oluştuğunda kanamanın güçlükle durdurulması
  • İştahsızlık, açıklanamayan ani kilo kaybı
  • Dalakta büyüme
  • Lenf düğümlerinde şişlikler
  • Kemik ve eklemlerde ağrılar (özellikle sıklığı ve şiddeti artıyorsa, uykudan uyandırıyorsa)
  • Açıklanamayan ateş
  • Ani görme değişiklikleri
  • Genellikle kusmanın eşlik ettiği, sık baş ağrısı

Yukarıda sayılan belirtilerden birçoğunun, kanser hastalığı dışında herhangi başka bir sebepten de kaynaklanabileceği ve aslında bu ihtimalin daha yüksek olduğu unutulmamalıdır. Erken belirtiler genellikle çok daha yaygın hastalıkların veya yaralanmaların neden olduğu belirtilere benzer olduğundan çocuklardaki kanserleri hemen fark etmek zor olabilir. Yine de birçok çocukluk çağı kanseri, şikayetler ve belirtiler nedeni ile başvurulan bir doktor ya da ebeveynler tarafından erken dönemde tespit edilir. Çocuklarda kanser yaygın olmamakla birlikte, geçmeyen olağan dışı belirti veya semptomların varlığında bir sağlık kuruluşuna baş vurmak doğru olacaktır. 

Çocukluk çağı kanserlerini erken saptamanın en iyi yolu, söz konusu hastalığın olası belirtilerini gözden kaçırmamaktır. Dolayısıyla ebeveynlerin farkındalığının artması hayat kurtarıcı rol oynamaktadır. Çocukluk çağı kanserlerinin en sık başvuru bulgularının, hastayı ilk gören hekim tarafından bilinir olması hastanın vakit kaybetmeden tanı ve tedaviye ulaşmasını sağlamada en önemli faktördür.

Erken teşhis edildiğinde, çocukluk çağı kanserlerinin etkili tedaviye yanıt verme olasılığı daha yüksektir ve daha yüksek hayatta kalma olasılığı, daha az acı çekme ve genellikle daha az pahalı ve daha az yoğun tedavi ile sonuçlanır. Çocukluk çağı kanserlerinin erken tespit edilmesi ve bakımdaki gecikmelerin önlenmesi yoluyla kanserli çocukların hayatlarında önemli iyileşmeler sağlanabilir. Kanserli çocukları tedavi etmek için doğru tanı önemlidir çünkü her kanser, cerrahi, radyoterapi ve kemoterapiyi içerebilecek spesifik bir tedavi rejimi gerektirir. 

Erken tanı 3 bileşenden oluşur:

  • Ailelerin ve birinci basamak sağlık hizmeti sağlayıcılarının hastalığın belirtilerine ilişkin farkındalığı
  • Doğru ve zamanında klinik değerlendirme, tanı ve evreleme (kanserin ne ölçüde yayıldığının belirlenmesi)
  • Hızlı tedaviye erişim için bilgilendirme ve yönlendirme.

Kanser şüphesi sonrasında yapılacak testler ile tanı netleştirilebilir. Ardından kemik iliği aspirasyonu, doku biyopsisi, özel kan testleri, görüntüleme tetkikleri ve genetik testler yapılabilir.

Tedavi

Günümüzde çocukluk çağı kanserlerinde, çoklu tedavi yöntemleri ile iyileşme oranı %80 civarına ulaşsa da bu rakam, mevcut kanserlerin farklı biyolojik alt tipleri olması nedeniyle %10 ile %90 arasında çok büyük fark gösteren sonuçları maskelemektedir. Hastalık, ülkemizde de başarı ile tedavi edilmekte olup tedavi başarısı diğer dünya ülkelerinden farklılık göstermemektedir.  Lösemi türü kanserlerde genellikle kemoterapi ile tedavi edilmektedir. Doku ve organ kanserlerinde ise gerek kemoterapi, gerekse cerrahi tedavi seçenekleri uygulanabilmektedir. Gerekli olduğu durumlarda kemik iliği nakli, radyoterapi gibi tedaviler de kullanılmaktadır. Hedefe yönelik tedaviler, moleküler düzeyde yürütülen laboratuvar çalışmaları ve görüntüleme teknolojisindeki gelişmeler tedavi başarısını etkileyen diğer faktörler arasında yer almaktadır. Çocuklarda kanser tedavisi, Ülkemizde Genel Sağlık Sigortası kapsamında olup ücretsiz yapılmaktadır.  

Önleme

Çocukluk çağı kanserlerinin, yaşam tarzı ve çevre ile ilgili olası sebepleri çok azdır. Bu nedenle çoğu durumda anne-baba ve çocukların bu kanserleri önlemek için bireysel bazda bir şey yapması gerekmemektedir. Bununla birlikte, çevresel risk faktörü olarak radyasyona ve bazı kimyasallara maruz kalmanın çocukluk çağı kanser riskini artırabildiği bilinmektedir. Bazı çalışmalarda çocukluk çağı kanserlerinden lösemi ile hamilelik sırasında veya erken çocukluk döneminde hane halkı pestisit maruziyeti arası ilişki çalışılmışsa da olası bir bağlantıdan söz edebilmek için daha ileri araştırmalara ihtiyaç olduğu belirtilmiştir.

Son dönemde yapılan enfeksiyon ve kimyasal maddelere dikkat çeken çalışmalar çocukluk çağı kanserleri için olası etmenleri işaret etmektedirler.

Uluslararası Çocukluk Çağı Kanser Günü, 2024 Teması:

“Şimdi, hemen, harekete geç” sloganı olarak belirlenmiştir.

Sağlıklı çocuklar ve ergenler, üretken ve sürdürülebilir topluluklara ve ilerici uluslara katkıda bulunur. Kaybedilen her çocuk geleceğin yeri doldurulamaz bir parçasıdır.

“Çocuklardaki kanser, küresel kanser yükünün yalnızca küçük bir kısmı olsa da, çocuklar ve aileleri için bu, yaşamla ölüm arasındaki farktır.“

Bir ebeveynin ifadesiyle “Çocukluk Kanseri geçmişimizi, bugünümüzü ve geleceğimizi çalıyor. Geçmişimizi çalıyor çünkü çocuklarımıza dair güzel anılarımızı yitiriyoruz; bizi 'bilmeliydik' ya da 'keşke'lerle baş başa bırakıyor. Günümüzü çalıyor çünkü çocukluk çağı kanseri ve tedavisi zamanımızın, enerjimizin ve duygumuzun çoğunu tüketiyor. Geleceğimizi çalıyor çünkü çocuklarımız hayatta kalsa bile bir daha asla eskisi gibi olmayacağız; sonsuza dek geri dönebileceğine dair gerçek bir olasılık ile karşı karşıyayız. Onlar hayatta kalmayınca biz de sonsuza kadar değişiriz ve onlarla birlikte sahip olabileceğimiz gelecekten mahrum kalırız."

Çocukluk çağı kanseri önemli bir halk sağlığı ve toplumsal bir sorundur. Bu nedenle vatandaşlarımızın, çocukluk çağı kanserleri hakkında bilgilendirilmeleri, erken tanı ve tedavi için çocukluk çağı kanserlerinin bulgu ve belirtilerinin bilinirliğinin artırılması yararlı olacaktır.

Çocukluk çağı kanserlerinin önlenmesi, erken tanı ve tedavi için hemen harekete geçmeliyiz!

1-31 Ocak Serviks Kanseri Farkındalık Ayı

Serviks Kanseri, serviks olarak adlandırılan, rahmin alt kısmının kanseri olup bu bölgenin yüzeyini oluşturan hücre tabakasının anormal hücrelere dönüşmesiyle ortaya çıkabilir. Bu hücrelerde oluşan değişikler çok yavaş seyirli olup öncelikle anormal hücre, sonra prekanseröz (kanser öncüsü) hücre ve en sonunda kanser hücresine dönüşüm olur. Kansere dönüşme süreci diğer bazı kanser türlerine göre daha uzundur. Serviks Kanseri, dünyada kadınlarda en sık görülen 5 kanser türünden biri olarak evresine göre daha derin dokulara ve uzak organlara yayılım gösterebilir.

Büyük ölçüde önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olmasına rağmen Serviks Kanseri, gelişmekte olan ülkelerde çoğunlukla genç ve sosyoekonomik açıdan yoksun kadınları etkileyen önemli bir halk sağlığı sorunudur. Bir ülkede Serviks Kanserinden kaynaklı ölümü engellenen kadın sayısı o ülkenin sağlık hizmetleri yönünden gelişmişliği ve kadına verilen değer ile doğru orantılıdır. Serviks Kanserinin, tarama yöntemleri ile erken tanı alındığında hastalığa bağlı ölüm oranlarının büyük oranda azaltılabildiği kanıtlanmıştır.

Ocak Ayı, Serviks Kanseri Farkındalık Ayı olarak belirlenmiş olup dünyanın birçok ülkesinde hastalığa dikkat çekmek üzere farkındalık etkinlikleri düzenlenmektedir. Ülkemizde de farkındalık etkinlikleri tüm illerimizde yapılmakta, tarama programlarımız tanıtılarak halkımızı bu konuda bilinçlendirmeye çalışılmaktadır.

Serviks Kanserinin neredeyse tamamına yakını HPV’nin (Human Papilloma Virüsü) bazı tipleri nedeniyle oluşmaktadır. Bu HPV enfeksiyonu geçiren herkesin Serviks kanseri olacağı anlamına gelmez. HPV sadece tek bir çeşit virüs olmayıp bilinen 200’den fazla virüsten oluşan bir grubun adıdır. Çoğu insanda aktif enfeksiyona neden olmazlar ancak bazı yüksek riskli türlerle enfeksiyon yaygındır ve genital siğillere veya kansere neden olabilir. İnsanların %90'ında vücut enfeksiyonu kendi başına kontrol eder. Ancak yüksek riskli HPV tipleriyle, kalıcı HPV enfeksiyonu Serviks Kanserinin nedenidir.

Küresel olarak her yıl 625 bin civarında kadın ve yaklaşık 70 bin erkeğin HPV ile ilişkili kansere yakalandığı tahmin edilmektedir. Serviks Kanseri, dünya çapında tahminen 604.127 yeni vaka ve 341.831 ölümle, 2020 yılında kadınlarda kanser ve kanser ölümlerinin dördüncü önde gelen nedeni olmuştur. Kadınlarda HPV ile ilişkili kanserlerin %93'ünü Serviks Kanserleri oluşturmaktadır. Bu yönü ile Serviks Kanseri, Dünya Sağlık Teşkilatı tarafından “önlenebilen bir ölüm nedeni” olarak tanımlanmakta ve bu hastalık için tüm dünyada tarama yapılması, her ülkenin kendi kontrol politikasını oluşturması önerilmektedir.

Bu doğrultuda Bakanlığımız, yürütülmekte olan kapsamlı sağlık programlarının içine Serviks Kanseri Taramalarını da almış ve büyük bir başarı ile yürütmeye devam etmektedir.  Ülkemiz, dünyada ulusal bazda Serviks Kanseri Tarama Programı başlatıp sürdürebilen nadir ülkelerdendir. Ulusal Serviks Kanseri Tarama Programı, 2014 yılına kadar PAP- Smear testi ile yürütülmekteydi. 2014 yılı Ağustos ayından itibaren sensitivitesi daha yüksek olan   HPV-DNA testine geçilmiştir.

Serviks Kanseri Neden Önemli?

Serviks kanseri, dünyada kadınlarda meme kanseri, kalın bağırsak ve akciğer kanserlerinden sonra dördüncü sırada görülürken, ülkemizde onuncu sırada yer almaktadır. En son yayımlanan resmi verilere göre; ülkemizde Serviks kanserinin görülme sıklığı yüz binde 4,2’dir. Bir yıl içerisinde yaklaşık 2.125 kadın serviks kanseri tanısı almıştır.

  • Serviks kanseri önlenebilen bir hastalıktır.
  • Serviks kanseri erken teşhis edildiğinde yüksek oranda tedavi edilebilir bir kanser türüdür.

Risk Faktörleri Nelerdir?

  • 30 yaşın üzerinde olup tedavi edilmemiş Human Papilloma Virüs (HPV) ve/veya cinsel yolla bulaşan diğer enfeksiyonların olması,
  • Çok doğum yapmak ve ilk doğumu erken yaşta yapmak,
  • Erken yaşta (16 yaş öncesi) aktif cinsel yaşama başlamak,
  • Birden fazla cinsel partnerin olması,
  • Sigara içmek,
  • Düşük sosyoekonomik düzeye sahip olmak,
  • Zayıflamış bağışıklık sistemi (İnsan İmmün Yetmezlik Virüsü/HIV gibi) hastalıkların olması.

Belirtileri Nelerdir?

Serviks’te kanser öncesinde gelişen değişiklikler genellikle belirti vermeyip ancak pelvik muayene, Pap Smear testi ve HPV testleri ile erken dönemde tespit edilebilmektedir.

Aşağıdaki belirtilerden herhangi biriyle karşılaşırsanız hemen hekiminize başvurunuz:

  • Vajinadan artan miktarda veya alışılmadık türde akıntı geliyorsa,
  • Sırt, bacak veya kadın cinsel organlarının olduğu bölgede ağrı hissi varsa,
  • Yorgunluk, kilo kaybı, iştahsızlık gelişmişse,
  • Tek ya da iki bacakta şişkinlik varsa,
  • İdrar yaparken ağrı hissedilirse,
  • Normal adet dönemi dışındaki zamanlarda lekelenme tarzında hafif kanama oluyorsa,
  • Normalden daha uzun süren veya daha ağır olan âdet kanaması söz konusu ise,
  • Cinsel ilişki sırasında veya sonrasında kanama veya ağrı varsa,
  • Menopoz sonrası kanama olursa.

Erken Teşhis

Tarama ve erken teşhis ile tedavisi mümkün olan Serviks kanseri, günümüzde kanserden ölüm nedenleri arasında çok geride yer almaktadır. Serviks kanseri HPV ile ilişkili olan en yaygın hastalıktır. Neredeyse tüm Serviks kanserleri HPV enfeksiyonu nedeniyle gelişmektedir. HPV ayrıca kadın ve erkeklerde cinsel organ, baş-boyun ve ağız boşluğu kanserlerine de neden olmaktadır. HPV’nin tespiti, erken dönemde serviksteki kanser öncülü değişikliklere işaret ederek kanser teşhisini kolaylaştırmaktadır.  Günümüzde serviks kanserini önlemeye veya erken tanıya yardımcı olmak üzere geliştirilmiş iki tarama testi yaygın şekilde kullanılmaktadır.

  • HPV testi; Serviksteki hücresel değişikliklere neden olabilecek virüsün, serviks hücrelerinde tespiti esasına dayanan bir testtir.
  • Pap Smear testi; uygun şekilde tedavi edilmezse Serviks kanserine dönüşebilecek olan kanser öncülü durumları (Servikteki hücre değişiklikleri) arama esasına dayanan bir testtir.

Her iki test de son derece basit ve ağrısız işlemlerdir.

Serviks kanseri Dünya Sağlık Teşkilatı (DST tarafından) “önlenebilen bir ölüm nedeni” olarak tanımlanmaktadır. Ülkemizde uygulanan Ulusal Kanser Tarama Programı uyarınca, tarama standartlarımız doğrultusunda 30-65 yaş arası kadınlarımıza 5 yılda bir ücretsiz olarak HPV-DNA testi ile tarama yapılmaktadır.

Tarama Testleri Nerelerde Yapılabilir?

81 İlimizde Aile Sağlığı Merkezleri, Toplum Sağlığı Merkezleri, Sağlıklı Hayat Merkezleri ve Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezlerinde (KETEM); Kırsal ve dezavantajlı gruplara da mobil tarama araçları ile söz konusu tarama hizmetleri ÜCRETSİZ olarak verilmektedir. Ayrıca; kamu ve üniversite hastaneleri ile özel hastanelerde de PAP-Smear testi ile fırsatçı taramalar devam etmektedir.

 

Tedavi

Erken dönemde saptandığında ek bir başka tedaviye ihtiyaç olmadan tümör cerrahi olarak çıkartılabilir. Eğer daha ileri bir safhada karşılaşılmışsa kemoterapi ve radyoterapi verilmektedir. Hangi tedavinin kime ve nasıl uygulanacağı evreye göre değişmektedir.

Korunma

  • HPV’nin en çok kanser yapan tiplerine karşı geliştirilen ve koruyuculuğu yüksek olan aşılar mevcuttur. Dünya Sağlık Teşkilatı, serviks kanserine karşı 9-14 yaşlarındaki kız ve erkek çocuklara aşı yapılmasını önermektedir.
  • 30 yaşından itibaren tarama testlerini düzenli bir şekilde yaptırmak.
  • Güvenli cinsel ilişki konusunda danışmanlık almak.
  • Erkeklerin sünnet olması.
  • Sigara kullanmamak.

Bu kapsamda, Ocak Ayı Serviks Kanseri Farkındalık Etkinliklerinde kullanılabilecek temalar aşağıda yer almaktadır.

1.“Serviks kanserini önlemek için, bilgilenin, bilgilendirin, doğru bilgiye ulaşın. Bilinçli    toplum sağlıklı gelecektir!”

2. Dünya Sağlık Teşkilatı’nın verilerine göre rahim ağzı kanseri dünyada ortadan kaldırılabilecek ilk kanser türü olarak gösterilmektedir.

Serviks kanseri, aşılama, tarama ve etkin tedavi için kapsamlı bir yaklaşımla bir halk sağlığı sorunu olarak birkaç nesil içinde sonlandırılabilir!

3. Serviks kanserinden korunmak için;

  • Doktor kontrollerinizi ihmal etmeyin.
  • Tarama testlerinizi düzenli yaptırın.
  • Tütün ve tütün ürünlerinden uzak durun.
  • Obeziteye karşı önlem alın.
  • Sağlıklı beslenin.
  • Bağışıklık sisteminizi güçlendirin.
  • Cinsel yolla bulaşabilecek hastalıklara karşı tedbirli olun.
  • “BİLGİLENİN, BİLGİLENDİRİN, DOĞRU BİLGİYE ULAŞIN”

Mamografi Çekim Teknikleri Eğitimi

Başkanlığımızca 81 ildeki 1. Basamak Sağlık Kuruluşlarında (KETEM, SHM, Merkezi Raporlama Sistemine Entegre Hast. vb.)  meme kanseri taramalarında mamografi çekim hizmeti veren Radyoloji Teknisyen / Teknikerlerine, alanında uzman akademisyen radyolog ve mesleki eğitimciler  tarafından çevirimiçi olarak 27 Aralık 2023 tarihinde “Mamografi Çekim Teknikleri Eğitimi” gerçekleştirildi.

Etkili ve verimli bir çalışma olarak nitelendirilen bu eğitim programına  250 kişiden fazla  katılım sağlandı.

Resim1
Resim4
Resim2
Resim5
Resim3

Publish modules to the "offcanvs" position.