fab fa-instagram
fab fa-facebook-f
fab fa-twitter
İnsanın, bugünkü ve gelecek nesiller için çevreyi korumaya ve geliştirmeye yönelik büyük sorumluluğun vurgulandığı, 1972 yılında İsveç’in Stockholm kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre konferansından bu yana 5 Haziran tüm dünyada “Çevre Günü” olarak kutlanmaktadır. Dünya Çevre Günü her yıl özellikle dikkat çekilmek istenen çevre sorunlarına odaklanan bir tema etrafında düzenlenmektedir.
Anayasamızın 56. Maddesi “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.” Şeklinde düzenlenmiş olup sağlıklı bir toplum için çevrenin ve suyun önemi vurgulanmıştır.
5 Haziran Dünya Çevre gününün bulunduğu haftanın Ülkemizde Çevre Haftası olarak kutlanmasına ilişkin yayımlanan 2022/3 Sayılı “Türkiye Çevre Haftası” konulu Cumhurbaşkanlığı Genelgesi kapsamında 2024 yılı Türkiye Çevre Haftası Teması İklim Değişikliği, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından “Hepimizin bir dünyası var” olarak belirlenmiştir.
Son yıllarda iklim değişikliği nedeni ile aşırı hava olayları; sıcak ve soğuk hava dalgaları şiddetli fırtına ve yağışlar, orman yangınları tüm dünyada can kayıplarına yol açmaktadır. Ülkemizde de son yıllarda aşırı yağışlar sonucunda sel ve toprak kaymaları sıklıkla yaşanmaktadır.
İklim değişikliği sağlık üzerine doğrudan ya da dolaylı olarak etki edebilmektedir. Doğrudan etkileri sıcak ve soğuk hava dalgaları ve aşırı hava olaylarının açtığı sağlık sorunlarıdır. Dolaylı etkileri ise biraz daha karmaşıktır. İklim değişikliğinin çevresel sonuçları, sıcaklık artışı, bazı yerlerde aşırı yağış, bazı yerlerde kuraklık, aşırı hava olayları ve artan deniz seviyelerini içermektedir.
Şüphesiz küresel iklimde görülebilecek bir değişiklik, Türkiye’nin değişik bölgelerini farklı biçimde etkileyecektir. Türkiye’nin özellikle çölleşme tehdidi altındaki yarı kurak ve yarı nemli özelliğe sahip; İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Ege ve Akdeniz bölgelerinde tarım, ormancılık ve su kaynakları açısından daha olumsuz sonuçlar görülecektir. Son yıllarda Türkiye ormanlarında toplu ağaç kurumalarının, zararlı böcek salgınlarının ve yangınların arttığı bilinmektedir. İklim değişikliğine bağlı olarak kuraklık derecesinin artması, bu olayları daha da hızlandıracaktır.
İklim değişikliğinin bugünde meydana gelen ancak gelecekte çok daha artması beklenen şiddetli yağmurlar sonucu oluşan sel, toprak kayması, özellikle kıyı kesimlerde deniz seviyesinin yükselmesi sonucu taşkınlar, aşırı sıcakların etkisi ile meydana gelen yangınlar gibi afetlerin sağlığa etkileri çoğunlukla yaralanma bazen ise ölümle sonuçlanmaktadır. Son yıllarda özellikle sıcak hava dalgalarında kalp krizi, kalp ve damar hastalıkları, böbrek hastalıkları, solunum yolu problemleri ve metabolik hastalıklardan birçok ölüm olmaktadır.
2015 yılında Bakanlığımız tarafından İklim değişikliğinin sağlık Üzerine Olumsuz Etkilerinin Azaltılması Ulusal Programı ve Eylem Planı hazırlanmıştır.
Diğer taraftan, halk sağlığının korunmasında önemli yer tutan tüketime sunulan ve yüzme amaçlı kullanılan sular (içme-kullanma suları, yüzme suları, kaplıca suları, ambalajlı sular ve yüzme havuzları suları) ile ilgili izleme ve denetim çalışmaları Bakanlığımızca yürütülmektedir.
Bakanlığımız tarafından, toplum sağlığının korunması ve yüzme suyundaki kirleticilere karşı maruziyetin önlenmesi için her yıl yüzme sezonu içerisinde denize ve göle kıyısı olan 35 ilimizde mikrobiyolojik izleme çalışmaları yapılmaktadır. İllerde yüzme suyu komisyonunca belirlenen izleme noktalarından il sağlık müdürlüğü ekiplerince 15 günde bir numuneler alınarak Halk Sağlığı Laboratuvarlarında analizi yapılmaktadır.
Türkiye’deki tüm yüzme alanlarına ait yüzme suları kalitesi Bakanlığımızca oluşturulan “Yüzme Suyu Takip Sistemi”nden takip edilmektedir. Bu sistemdeki verilere dayanılarak oluşturulan http://yuzme.saglik.gov.tr/ web portal üzerinden yüzme alanlarının genel özellikleri, Mavi Bayraklı plajlar, yüzme alanına ait bilgiler, yıllara göre kalite sınıflandırması, yüzme suyu analiz sonuçları, plaj fotoğrafları, plaj ve su zemin yapısı, tahmini su derinliği, çevresindeki sağlık tesisleri, plaja ulaşım, temel ihtiyaçlar ile engelli kullanımına uygunluk gibi birçok bilgi halkımız ile paylaşılmaktadır.
Türkiye Çevre Eğitim Vakfı (TÜRÇEV) tarafından 1993’ten itibaren yürütülmekte olan mavi bayrak ödüllerinde ülkemiz bu yıl da zirvedeki yerini korumuştur. İspanya ve Yunanistan’ın ardından dünyanın en çok mavi bayraklı 3’üncü ülkesi olan Türkiye’nin ödüllü plaj sayısı bu yıl 567 olmuştur.