fab fa-instagram
fab fa-facebook-f
fab fa-twitter

2016 Yılı Yerel Yönetimlerde Su Güvenliği Bölgesel Değerlendirme Toplantıları

Su güvenliği ve su sanitasyonu çalışmalarının halk sağlığı açısından öneminin vurgulanması ve yerel yönetimlerin bu konudaki rol ve sorumluluklarının tartışılması amacı ile 2015 yılında yapılan toplantılarda öne çıkan konuların takibi ve ülkemizde içme kullanma sularının genel durumu ve bu suların sanitasyonu ile ilgili atılması gereken adımlar konusunda yerel yönetimlerle bir araya gelip, sorunları paylaşmak ve tartışmak amacıyla toplantılara devam edilmesinin faydalı olacağı düşünülmüştür.
Bu kapsamda 2016 yılında da Kocaeli, Eskişehir, Kırşehir, Nevşehir, Zonguldak, Sinop, Isparta, Amasya, Giresun, Trabzon, Sivas, Erzurum, Kars, Van, Muş, Mardin, Elazığ, Şanlıurfa, Hatay, Tekirdağ, Balıkesir, İzmir ve Muğla’da olmak üzere 20 ilde bölgesel değerlendirme toplantısı gerçekleştirilmiştir.

Toplantılara THSK yetkilileri ile valilik, belediyeler, il özel idarelerinden yetkililerden oluşmak üzere toplam 1295 kişi katılım sağlamıştır.

2016 yılı içerisinde yapılan toplantılarda aşağıdaki hususlar öne çıkmıştır;

  • Köylerde il özel idarelerinin içme kullanma suyu konusunda işletme yapamadıkları için sorumluluğu muhtarlara devretmek durumunda kaldıkları, muhtarların işe yeterince sahip çıkamadıkları ve dezenfeksiyon başta olmak üzere birçok aksaklığın yaşandığı dolayısıyla uygunsuzlukların yüksek oranda çıktığı dile getirilmiştir.
  • İl Özel İdarelerinin köylerde su temin ettikleri, depo yaptıkları ancak klorlama ve benzeri işlemler için yetkileri olmadığı ve dolayısıyla su bedelinin alınamadığı, konuyla ilgili yasal düzenlemeye ihtiyaç olduğu, su yönetimi konusunda büyükşehirlerde olduğu gibi il özel idarelerine de aynı şekilde yetki verilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
  • İl Özel İdaresi bütçesi oluşturulurken içme kullanma suyu için belli oranda bütçenin ayrılması gerektiği, merkezi hükümetin yerel yönetimlere içme kullanma sularının dezenfeksiyonu konusunda maddi desteklerde bulunması gerektiği belirtilmiştir.
  • Kırsal alanlarda içme kullanma suyu depo bakımlarının köy birlikleri vasıtasıyla yapılması, depoların bakım, tamir ve klorlama işlemleri için hizmet alımı yapılması önerisi dile getirilmiştir.
  • Büyükşehir belediyesi kapsamına giren illerde son dönemde içme kullanma sularında mikrobiyolojik ve kimyasal uygunsuzluklarda iyileşmeler dikkat çekmekte iken diğer illerde özellikle kırsal bölgelerde kirlilik düzeyleri azalmamıştır. Bunda il ve ilçe belediyeleri, il özel idareleri ve muhtarlar gibi çok sayıda kurum veya kişinin sorumluluğu kapsamına girmesi en büyük etkendir. Bu nedenle büyükşehir olmayan illerde de içme kullanma sularının tek elden yürütülmesi ve bu illerde su ve kanalizasyon idarelerinin kurulması gerektiği belirtilmiştir.
  • Yerel yönetimlerin klorlamaya yeterince önem verilmemesi kadar halkın klora karşı direnç göstermesinin de sorun olduğu belirtilmiştir. Sağlık Bakanlığı’nın klorlama, apartman içi depoların temizlenmesi vb. konularda halkı aydınlatacak şekilde kamu spotu ve benzeri çalışmalar yapması gerektiği ifade edilmiştir.
  • Yerel yönetimler ve mülki amirlerin su kalitesini daha çok önemsemeleri gerektiği ve içme kullanma suları konusunda sorumluluğunu yerine getirmeyenlere yaptırım uygulanması gerektiği dile getirilmiştir.
  • Sağlık Bakanlığı’nın KÖYDES şeklinde bir proje ile su şebeke, depo, kanalizasyon vs. konuların çözümü konusunda finans sağlaması gerektiği ifade edilmiştir.
  • Şehirlerde sular kısmen apartman içi tesisattan dolayı kirlenmektedir. Binalarda eski olan sistemlerin değiştirilmesine yönelik mevzuat düzenlenmesine ihtiyaç olduğu, baca temizliğinde olduğu gibi bina içi depolarda da belge istenebileceği ifade edilmiştir.
  • Analiz ücretleri konusunda THSK ya genel bütçeden ödenek ayrılması gerektiği dile getirilmiştir.
  • Şebeke suları gibi mahalle çeşmelerinin de yerel yönetimlerce takibinin yapılması gerektiği dile getirilmiştir.
  • Su kirliliği olan yerlerde halkın yerel idarelerce mobil telefon mesajlarıyla bilgilendirilmesinin yararlı olabileceği ifade edilmiştir.
  • Çocukların su bilinci sahibi olması konusunda Milli Eğitim Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı'nın ortaklaşa çalışma yapması gerektiği, okul depolarının temizlenmesi konusunda da yerel yönetimlerin sorumluluk almaları gerektiği vurgulanmıştır.
  • Ev tipi arıtma cihazlarında sıkıntılar olduğu, vatandaşların bu konularda uyarılmaları gerektiği belirtilmiştir.
  • Mahalli idarelerin içme kullanma suları analiz sonuçları ile ilgili bilgilendirmeye ihtiyaçları olduğu, analiz sonuçlarıyla ilgili bilgilendirilmeleri gerektiği belirtilmiştir.
  • Kırsal yerleşim yerlerine yönelik il özel idarelerinin gölet yaparak ve arıtım sistemleri oluşturarak içme-kullanma suyu kalitesi sorununu çözülebilecekleri ayrıca birbirine yakın ve aynı güzergâhtaki ilçelere tek merkezden su verilerek sağlıklı su sağlanabileceği belirtilmiştir.
  • Büyük maliyetlerden dolayı içme kullanma sularının arıtma tesislerinin kullanılmadığı, ayrıca suyun özelliklerine göre arıtma tesislerinin kurulması gerektiği ve havzalar bazında suların arıtılması gerektiği belirtilmiştir.
  • İçme kullanma sularının temiz ve sağlıklı şekilde vatandaşa ulaştırılmasında finansman kaynaklarına ihtiyaç olduğu, bu konuların sadece yerel yönetimlere bırakılmaması gerektiği belirtilerek ortak bir yönetim ile çözüme yönelik çalışmalar yapılması gerektiği ifade edilmiştir.
  • Kuyu sularının denetimi ve kontrolünde sorun olduğu, şebekeden ayrı sistem dışı suların kullanıldığı, bunların da halk sağlığı açısından tehdit olduğu dile getirilmiştir. Kuyu sularına ilişkin yasal düzenlemenin tekrar gözden geçirilmesi ve denetimlerin artırılması gerektiği vurgulanmıştır.
  • İçme kullanma suyu şebekesinin geçeceği orman, karayolu vb. yerlerde izin işlemleriyle ilgili sıkıntılar yaşandığı, izinlendirme işlemlerinin uzun sürdüğü, konuyla ilgili Sağlık Bakanlığından destek beklentileri dile getirilmiştir. Aynı şekilde depoların koruma alanlarında kamulaştırma ile ilgili sorunlar olduğu belirtilmiştir.