fab fa-instagram
fab fa-facebook-f
fab fa-twitter
2015 yılı içinde Ankara, İstanbul, Edirne, Adana, Konya, Antalya, Gaziantep, Kayseri, Karabük, Samsun, Ordu, Rize, Kütahya, Bursa, Manisa ve Aydın olmak üzere 16 bölgede 60 il yetkililerinden 985 kişinin katılımıyla “Yerel Yönetimlerde Su Güvenliği Değerlendirme Toplantıları düzenlenmiştir. Vali/Vali yardımcıları, Belediye Başkanları/Başkan Yardımcıları, İl ve İlçe Belediye Başkanları, İl Özel İdaresi yetkilileri, Su ve Kanalizasyon İdaresi yetkilileri, Halk Sağlığı Müdürleri ve İçişleri Bakanlığı yetkilileri ile güvenli içme kullanma suyu, içme kullanma suyu sanitasyonu, ülkemizde içme kullanma sularında yaşanan uygunsuzlukların nedeni ve çözüm yolları masaya yatırılmıştır.
Toplantılarda bazı hususlar ön plana çıkmıştır.
Türkiye genelinde içme-kullanma suyunda tespit edilen % 30 düzeyindeki mikrobiyolojik uygunsuzluğun özellikle köylerde sürekli ve düzenli klorlama yapılmamasından kaynaklandığı,
İl Özel İdarelerince özellikle son dönemde su kaynakları ve şebeke sistemi kurulmasına dönük önemli adımlar atıldığı, ancak;
- Mevzuatın kendilerine bir sorumluluk vermediği ve su bedeli tahsilatı konusunda yetkilerinin olmadığı iddiası ile, İl özel idarelerinin şebeke yaptıktan sonra klorlama dâhil olmak üzere işletme ve takip işini muhtarlara bıraktıkları, mevzuatta olmasına rağmen yetki ve sorumluluklarını kullanmadıkları,
- Köylerde muhtarların klorla ilgilenmedikleri, klorun tükenmesi durumunda il özel idaresine haber vermedikleri, bazı köylerde klorlama cihazlarını kapattıkları veya zimmetli olması ve taahhüt altına girmekten korkulması nedeni ile cihazları söktükleri
- Köy içme-kullanma suyu depolarının çoğunda klorlama cihazlarının ve klor solüsyonlarının olmadığı, bakım onarım çalışmalarının yapılmadığı,
- Bazı köylerde de halkın tepkisi nedeniyle köy muhtarlarının klorlama yapmak istemediği,
Belediyelerin, içme-kullanma suyu teminindeki sorumluluğunun su sayaçlarına kadar olduğu, bina içi su yapılarından kaynaklanan uygunsuzluklar olabileceği, bu kapsamda;
- Bina içi tesisatların eski ve yıpranmış olabileceği bu nedenle suyun mikrobiyolojik kalitesini olumsuz yönde etkileyebileceği,
- Bina içi su depolarının yetkili firmalar veya belediyelerce sürekli ve düzenli olarak temizlenmesi gerektiği, bunun belediyelerce veya sağlık teşkilatınca sürekli takip edilmesi gerektiği,
- Binalara ruhsat verilirken depoların ve tesisatların belirli sürelerde yenilenmesinin zorunlu hale getirilebileceği,
Su analiz ücretlerinin yerel idareler açısından ciddi sıkıntı oluşturduğu, sağlık teşkilatlarının bu bedellerin tahsiline ilişkin yerel yönetimlerle karşı karşıya geldiği, bu bedellerin tüm ülkeyi kapsayacak şekilde genel bütçe olarak Maliye Bakanlığınca Türkiye Halk Sağlığı Kurumuna ödenmesinin sorunu büyük oranda çözeceği,
İller Bankasının tip projeler yaparak il ve ilçelere gönderdiği, bu projelerin her yerleşim yeri için aynı şekilde uygulanmasının doğru olmadığı, dolayısıyla tip projelerin bölgesel şartlar göz önünde tutularak illere gönderilmesi gerektiği,
Suyun sağlıklı şekilde tüketime sunulması için mutlaka dezenfekte edilmesi, bunun için de dünyada yaygın bir dezenfektan olarak kullanılan klorun en iyi seçenek olarak öne çıktığı, sağlıklı su temini ve klorlamanın önemi konularında halkın bilgilendirilmesine ihtiyaç olduğu,
İçme-kullanma suyu yetersizliğine bağlı olarak zaman zaman bazı yerleşim yerlerinde ve bölgelerde izinsiz, denetimsiz ve kontrolsüz su kaynaklarından su temin edildiği,
Yerel yönetimlerin personel ve araç sıkıntısı nedeniyle su sanitasyonu çalışmalarında zorluk yaşadıkları, çözüm olarak hizmet alım yönteminin kullanılabileceği,
Özellikle küçük ölçekli yerel yönetimlerin kaynak yetersizliği nedeniyle altyapı yatırımlarında sorun yaşadığı, bu sorunun çözümüne yönelik İçişleri Bakanlığı ve Maliye Bakanlığınca danışmanlık yapılması, kaynakların adil kullanımına ilişkin sistematik bir yaklaşım gerektiği, kırsal bölgelerde su bedellerinin temininin yaygınlaştırılması gerektiği, KÖYDES bütçesinin belli bir kısmının içme kullanma suyuna aktarılması gerektiği,
Arıtma tesislerinin gereği gibi kullanılmadığı için arızalanıp atıl duruma düşebildiği, yerel yönetimlerce yüksek maliyet gerekçe gösterilerek tesislerin çalıştırılmadığı, bilgili ve tecrübeli kişilerin bu tesislerde görevlendirilmediği,
İçme kullanma suyu analiz sonuçlarının halka açılmasının doğru bir adım olacağı ancak sonuçların farklı şekilde kullanılabileceği ve değerlendirilebileceği konusunda dikkat hareket edilmesi gerektiği,
İçme-kullanma suyu amaçlı üretilen suyun tarımsal amaçlı sulamada kullanılmaması ve buna yönelik gerekli tedbirlerin alınmasının uygun olacağı,
ifade edilmiştir.