Kurban Bayramı nedeniyle hayvanlarla daha fazla temas edilmesi ve kurban eti tüketilmesi, bazı zoonotik hastalıklara(hayvanlardan insanlara bulaşan ve hastalık yapabilen) maruz kalma riskini artırmaktadır. Bu sebeple Kurban Bayramı’nda kurbanlık hayvan nakli ve alımından başlayarak kesimi, tüketilmeye hazır hale getirme ve etlerin tüketilmesine kadar sağlık ve hijyen kurallarına azami özen gösterilmesi çevre ve toplum sağlığı açısından oldukça önem arz etmektedir.

Ülkemizde bu hususta önemli olan zoonotik hastalıkların başında kist hidatik, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), şarbon ve bruselloz gelmektedir.

Kist hidatik hastalığı; insanların karaciğer, akciğer, dalak, beyin gibi iç organlarında kistler oluşturarak ölümüne sebep olabilen bir hastalıktır. Hastalık insanlara etçil hayvanlar özellikle de köpekler tarafından bulaştırılmaktadır. Hasta hayvanların kesilmesi ve pişmemiş kistli sakatatlarının köpeklere yedirilmesi, hastalığın tekrar köpeklere bulaşmasına neden olmakta, böylece hastalıkta bir döngü meydana gelmektedir. Bu nedenle, pişmemiş kistli organların köpeklere yedirilmemesi, derin çukurlara gömülmesi bu döngünün kırılmasında hayati öneme sahiptir. Ayrıca Kurban Bayramında kurbanların belediyelerin belirlediği kurban kesim yerlerinde ya da mezbahalarda kestirilmesi, kurbanlık hayvanın kesinlikle veteriner hekim kontrolünden geçmiş sağlıklı hayvan olduğuna dikkat edilmesi, kesim işleminin hijyenik yerlerde ve ehil insanlar tarafından yapılması, kesim sonrası hayvanların hastalıklı organlarının ve kan, mide, bağırsak içeriği gibi atıkların gelişigüzel ortalığa atılmaması, kurban kesen, hayvanı yüzerek et taksimi yapan kasap ve yardımcıları ile kurban sahiplerinin çıplak elle hayvanların kan ve çıkartıları ile dokularına temas etmemesi, önlük giymek ve eldiven kullanmak gibi gerekli korunma önlemlerini almaları oldukça önemlidir. Köpeklerin yılda 4 kez iç parazitlere karşı aşılanması, hayvanlara dokunduktan sonra ellerin yıkanması gerekmektedir. Bunun yanı sıra sebze ve meyvelerin yıkandıktan sonra tüketilmesine, kaynağı bilinmeyen suların içilmemesine dikkat edilmelidir.

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı; insanlara esas olarak kene tutunması veya enfekte hayvan kanı veya dokusu teması ile bulaşmakla beraber KKKA hastalarının kan ve diğer vücut sıvıları ile korunmasız temas ile de bulaşabilen, ateş ve kanamalarla seyredebilen, bir viral kanamalı ateş tablosudur. Kurban bayramının KKKA hastalığının yoğun görüldüğü dönemlere rastlaması ve hastalığın viremik (kanda virüs yükünün fazla olduğu dönem) dönemdeki hayvanların kan, idrar ve vücut sıvıları ile dokularına korunmasız temasla bulaşabiliyor olması bazı korunma önlemlerinin alınmasının önemini ortaya koymaktadır. KKKA, hayvanlarda belirti göstermeden seyrettiği, hayvanlar sağlıklı görünse bile hastalığı bulaştırabilecek olmaları nedeniyle hastalığın sık olarak görüldüğü bölgeler başta olmak üzere hayvanların kan, idrar gibi vücut sıvılarına veya dokularına çıplak el ile temas edilmemelidir. Hastalığın bulaşmasını engellemek için eldiven kullanımı gibi gerekli koruyucu önlemlerin mutlaka alınmalı, vücuda kene tutunmuş ise hiç vakit kaybetmeden çıplak el ile dokunmadan uygun bir malzeme (cımbız, eldiven, bez ve naylon poşet gibi) ile çıkarılmalıdır. Vücuda tutunan veya hayvanların üzerinde bulunan keneler, kesinlikle çıplak el ile öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır. Kene tutunan veya kene ile temas eden kişilerin kendilerini en az 10 gün süreyle, hasta insan veya hayvanların kan, vücut sıvıları ile doğrudan temas eden kişiler ise kendilerini 2 hafta süreyle takip etmelidir. Bu süre zarfında halsizlik, ateş, eklem ağrısı, baş ağrısı, yaygın vücut ağrısı, ishal veya kanama bulguları görülmesi halinde en yakın sağlık kuruluşuna müracaat edilmelidir. 

Şarbon; özellikle sığır, koyun, keçi, deve gibi ot yiyen hayvanlardan insanlara bulaşan bir hastalıktır. Antraks olarak da bilinen şarbon hastalığı ülkemizde çoban çıbanı ve karakabarcık gibi isimlerle anılmaktadır. Etkeni Bacillus anthracis adı verilen sporlu bir bakteri olan şarbon, insanlarda ve hayvanlarda bilinen en eski hastalıklardan birisidir ve zaman zaman hayvanlarda salgınlar yapmaktadır.

Şarbon, insanlara deri, solunum ve sindirim yoluyla bulaşmakta ve bulaşma şekline göre de deri, akciğer ve bağırsak şarbonu olarak adlandırılmaktadır. Şarbon hastalığı, mikrobun vücuda girmesinden itibaren yaklaşık 2-7 gün sonra ortaya çıkar. Ülkemizde genelde deri şarbonu görülmektedir. Şarbon sporlarının deriden girdiği yerde, ilk önce böcek ısırığına benzer biçimde kabarık, kaşıntılı bir şişlik oluşur. Bu şişlik 1-2 gün içerisinde içi su dolu kabarcığa dönüşür ve daha sonrada ağrısız, genellikle 1-3 santimetre genişliğinde ortasında karakteristik siyah renkte ölü dokunun yer aldığı bir yara meydana gelir. Deri şarbonunda ayrıca yaranın bulunduğu bölgedeki lenf bezlerinde şişmeler görülebilir. Bağırsak şarbonunda bulantı, kusma, iştahsızlık, ateş gibi belirtilerle başlar ve bu belirtileri karın ağrısı, kanlı kusma ve kanlı ishal izler. Daha sonra kan zehirlenmesi ve şok gelişerek ölüm meydana gelebilir. Akciğer şarbonun soğuk algınlığına benzeyen belirtilerle başlar. Yüksek ateş ve titremeler görülür. Birkaç gün sonra ağır solunum güçlüğü ve şok gelişir. 

Şarbon tedavisi için etkili antibiyotikler vardır. Tedavinin başarılı olabilmesi için mümkün olan en kısa sürede tedaviye başlamak gerektiğinden hastalıktan şüphelenilmesi durumunda sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.

Şarbondan korunmak için aşağıdaki önlemler alınmalıdır.

  • Şarbonlu olduğundan şüphelenilen veya şarbondan ölen hayvanlar asla kesilmemeli, derileri yüzülmemeli ve etleri tüketilmemelidir.
  • Hasta hayvan eti bulunan evlerin mutfağı, buzdolabı, tezgahı, kapkacak ve bıçak gibi malzemeleri yetkililerin nezaretinde dezenfekte edilmelidir.
  • Şüpheli hayvan ölümleri yetkililere bildirilmelidir.
  • Şarbondan ölen hayvanlar 2 metre derinliğinde çukurlar açılarak gömülmelidir.
  • Hasta hayvanların bulundukları yerler ve taşındıkları nakil vasıtaları temizlenmeli ve dezenfekte edilmelidir.
  • Hasta hayvanların temas ettiği yem maddeleri, altlıklar ve gübre gibi bulaşık materyaller yakılarak imha edilmelidir.
  • Riskli bölgelerde hayvanlar şarbona karşı aşılanmalıdır.
  • Kurbanlık hayvanın veteriner hekim kontrolünden geçmiş sağlıklı hayvan olduğuna dikkat edilmelidir.