Üst Bant Görseli

Dünya Aşı Haftası (24-30 Nisan 2024)

Aşılama her yıl milyonlarca insanın hayatını kurtaran en başarılı, etkili ve düşük maliyetli sağlık müdahalelerinden birisidir. Aşıların aşı uygulanan bireyleri korumasının yanı sıra, bağışıklanmış kişilerin hastalığın toplumda dolaşımını engellemesi aşı olmamış kişilerin de korunmasını sağlar. Bağışıklama sağlıkla ilgili kazanımların yanı sıra, ekonomik ve sosyal kazanımlar da sağlar.

Her yıl Nisan ayının son haftasında kutlanan Aşı Haftasının amacı, aşılamanın önemi hakkında toplumsal farkındalığı arttırmak ve daha fazla çocuğun ve yetişkinin aşıyla önlenebilir hastalıklardan korunmasını, bu hastalıklardan kaynaklanan sekellerin ve ölümlerin önlenmesini sağlamaktır.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından bu senenin teması ‘Genişletilmiş Bağışıklama Programının (GBP) 50. Yıldönümü’ olarak belirlenmiştir. Aşı haftası, programın başarılarını kutlamak, kurtarılan hayatlar üzerindeki etkisini vurgulamak ve rutin aşılama çalışmalarını güçlendirmeye yönelik çabaları desteklenmek için önemli bir fırsat sağlamaktadır.

Dünya Sağlık Örgütü'nün 1974 yılında başlattığı bir girişim olan ve ülkemizde de 1981 yılından bu yana yürütülen GBP, coğrafi konumu veya sosyoekonomik durumu ne olursa olsun her çocuğun, hayat kurtaran aşılara eşit erişimini sağlamaya yönelik küresel bir çabadır. GBP, sistematik aşılama programları aracılığıyla çeşitli bulaşıcı hastalıklarla mücadele etmeyi ve önlemeyi amaçlamaktadır. Bu program kapsamında ülkemizde çocukluk döneminde 13 hastalığa karşı (Difteri, Boğmaca, Tetanoz, Kızamık, Kızamıkçık, Kabakulak, Tüberküloz, Çocuk Felci, Hepatit-B, Hepatit A Suçiçeği, Haemophilus İnfluenzae Tip B Ve Pnömokoka Bağlı Hastalıklar) aşı uygulanmaktadır.

Geçtiğimiz elli yılda GBP oldukça gelişmiş ve küresel sağlık durumunu yeniden şekillendiren önemli başarılara ulaşmıştır. İnsanlık tarihinde büyük salgınlara ve ölümlere yol açan pek çok hastalık günümüzde aşılama sayesinde görülmemektedir. 1977 yılında çiçek hastalığının ortadan kaldırılması bu başarıların en önemlilerinden biridir. 

Dünya, çiçek hastalığının ortadan kaldırılmasının ardından tarihte ikinci kez, insandaki bir patojeni küresel olarak yok etmenin eşiğinde bulunmaktadır.  Önemli bir çocukluk çağı bulaşıcı hastalığı olan poliomiyelit (çocuk felci) hastalığına karşı dünya genelinde yapılan yaygın aşılama çalışmaları sayesinde hastalık yok edilme aşamasına gelmiştir. Ülkemizde son polio vakası 1998 yılında görülmüş, daha sonraki yıllarda poliomiyelit vakası tespit edilmemiştir. Ülkemizin de içinde bulunduğu Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesi 21 Haziran 2002’de ‘Poliodan Arındırılmış Bölge’ Sertifikası almıştır.

Maternal-Neonatal Tetanoz (MNT) Eliminasyonu Programı, 1994 yılında başlatılmış, Nisan 2009’dan bu yana Türkiye yenidoğan tetanozunu elimine etmiş ülkeler arasına girmiştir.

Dünyadaki pek çok ülkede uzun yıllardır sürdürülen aşılama programları ile difteri hastalığı da görülmemektedir. Ülkemizde de son difteri vakasının görüldüğü 2011 yılından bu yana difteri görülmemektedir. Ülkemizde, 2002 yılından bu yana yürütülmekte olan kızamık eliminasyon programı kapsamında gerçekleştirilen yoğun aşılama çalışmaları ile kızamık vaka sayılarında önemli bir azalma kaydedilmiştir. Ancak, halen dünyada kızamık virüsü dolaşımı devam etmektedir. Bu nedenle, virüs dolaşımının devamlılığında rol oynayabilecek olan aşısız veya eksik aşılı tüm çocukların kızamık içeren aşı ile aşılanmaları son derece önemlidir.

Ülkemizde uygulanan aşılar, DSÖ tarafından onaylanan İyi Üretim Prosedürleri kurallarına uygun üretilmiş ve uluslararası referans laboratuvarlarında test edilmiş aşılardır. Ayrıca, aşılar teslim alınıp kullanıma sunulmadan önce Ulusal Referans Laboratuvarlarımızda da test edilerek uygunluğu kanıtlanmaktadır. Aşılama çalışmalarının başarısında, üretim aşamasından başlayıp uygulanacak kişiye ulaştırılana kadar aşıları muhafaza etmenin etkisi de  şüphesiz büyüktür. Aşılar ülkemizde tüm aşamalarda elektronik takip sistemi ile takip edilmekte, uygun ısı aralığında korunmaktadır. Aşı buzdolapları ve soğuk hava depolarının ısıları da elektronik ortamda anlık olarak takip edilmekte ve soğuk zincir kırılmaları engellenmektedir.

Aşılama her çocuk için yaşamsaldır, her çocuğun sağlıklı yaşama hakkı vardır. Çocuklarını aşılatmak ebeveynlerin en önemli sorumluluklarından biridir. 


Dünya Aşı Haftası Dökümanları görüntülermek için tıklayınız


 

Dünya Parkinson Günü

Parkinson hastalığı, beyin hücrelerinin dejenerasyonu (işlev kaybı ve hücre ölümü) ile ortaya çıkan nörolojik bir hastalıktır. Bu hastalıkta beyinde dopamin isimli molekülü üreten sinir hücrelerinin (nöron) kaybı söz konusudur ve bunun sonucunda hareketlerin yavaşlaması, titreme, denge kayıpları gibi yakınmalar ortaya çıkmaktadır. Uyku bozuklukları ve kabızlık, titreme ve hareketlerde yavaşlama belirtileri ile hastalık yıllar önce başlamaktadır.

Alzheimer hastalığından sonra en sık görülen nörolojik hastalık olan Parkinson Hastalığı, özellikle ileri yaşlarda ortaya çıkmakta olup 50 yaşından önce başlaması çok nadirdir. Erkeklerde kadınlara göre yaklaşık olarak iki kat daha sık olarak izlenmektedir. “Türkiye Kronik Hastalıklar ve Risk Faktörleri Sıklığı” çalışmasına göre Parkinson sıklığı 15 yaş üstü nüfusumuzda binde 3 iken 65 yaş üzeri sıklık yüzde 2’dir.

  • İstirahat halinde izlenen titreme (tremor)
  • Hareketlerin yavaşlaması (bradikinezi)
  • Pasif eklem hareketlerini zorlaştıran kaslarda sertleşme (rijidite)
  • Ayakta durma dengesinin bozulması (postural instabilite)

Parkinson hastalığının temel belirtileridir. Bununla birlikte, yukarıdaki belirtiler ortaya çıkmadan önce koku alma bozukluğu, REM uyku davranış bozukluğu (geceleri çok canlı rüyalar görüp, etrafındakilere zarar verebilecek vurma gibi bazı hareketler vb.), bağırsak alışkanlığı değişimi, tansiyon değişiklikleri gibi bulgular da izlenebilmektedir.

Parkinson hastalığının tipik bulguları ortaya çıkmaya başladığında; yürürken kolları iki yanda normal şekilde sallamama; elde, bacaklarda veya çenede istirahat döneminde titreme; mimiklerin kaybının izlendiği maske yüz belirtisi; göz kıpma sayısında azalma; öne eğik ve yavaş şekilde yürüme ile küçük adımlarla yürüme, bunlara bağlı sık düşmeler; donup kalmalar; hareketin ve konuşma hızının yavaşlaması; yutma bozuklukları ve kabızlık; cinsel işlev bozukluklar; depresyon, psikoz, hayal görme, halüsinasyon, gündüz uyuklama hali, dürtü kontrol bozukluğu; ciltte yağlanmanın artması (sebore) ve bunama da gözlenebilmektedir.

Parkinson hastalığında tedavi 3 ana başlıkta toplanabilir;

  1. Birinci sırayı ilaç tedavisi almaktadır.
  2. İlaç tedavisinden yeterli faydayı göremeyen hastalarda cerrahi tedavi uygulanabilmektedir.
  3. Parkinson hastalığı tanısı almış her hastada hastanın yakınmalarına göre destek tedavisi de düşünülmelidir.

Aşağıda yer alan semptomlarınız varsa geç kalmadan bir sağlık kuruluşuna başvurun!

  • Yüz ifadesinin değişmesi (sabit bakma, gözleri kırpmama)
  • Yürürken bir kolun savrulmaması
  • Vücut duruşunda bükülme (kambur duruş)
  • Omuzda donma ve ağrı
  • Bir bacağın aksaması veya sürüklenmesi
  • Boyunda veya uzuvlarda uyuşma, karıncalanma, ağrı veya rahatsızlık
  • Seste yumuşama
  • İçten titreme hissi

#ParkinsonuTanıParkinsondanKorun

13-24 Nisan Kalp Sağlığı Haftası

Dünyada, yirminci yüzyılın başından itibaren eğitim, sağlık ve ekonomide yaşanan gelişmelerin etkisiyle doğuşta beklenen yaşam süresi uzamış ve yaşlı nüfus artmış; neticede bulaşıcı olmayan hastalıkların görülme sıklığında da artış olmuştur.

Günümüzde, dünyada yaşanan ölümlerin yaklaşık %75’inin nedeni bulaşıcı olmayan hastalıklardır. Bu hastalık grubunda yer alan kalp ve damar hastalıkları, özellikle kalp krizleri ve inmeler tüm ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Yılda 18,6 milyondan fazla ölüme neden olan kalp damar hastalıkları, dünyanın bir numaralı katilidir ve ne yazık ki kalp damar hastalıklarına bağlı ölümlerin üçte biri 70 yaş altında yani “erken” dönemde gerçekleşmektedir. Kalp ve damar hastalıklarının, küresel ölçekte uzun bir süre daha bir numaralı ölüm sebebi olmaya devam edeceği tahmin edilmektedir.

Dünya’da halen 300 milyondan fazla kişi kalp hastalığı ile yaşamakta, 2 milyardan fazla kişi ise kalp hastalığı riski taşımaktadır.

Ülkemizde de kalp ve damar hastalıkları en önemli sağlık sorunlarının başında yer almaktadır. TÜİK tarafından yayımlanan 2022 yılı verilerine göre Türkiye’deki ölümlerin %35,4’ü dolaşım sistemi hastalıklarından kaynaklanmaktadır. Bu da yaklaşık her üç dakikada bir kişinin ölümü anlamına gelmektedir.

Yapılan çalışmalar, kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerin %80’inin tütün kullanımı, sağlıksız beslenme ve hareketsizlik, obezite, diyabet gibi kontrol edilebilen ve önlenebilen risk faktörlerine bağlı olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla sağlıklı yaşam tarzının benimsenmesi, risk faktörleri ile mücadele edilmesi, hastalıklara erken dönemde tanı koyulması ve uygun şekilde tedavi edilmesi yoluyla kalp sağlığı korunabilir ve erken yaşta ölümlerin önüne geçilebilir.

Bu doğrultuda çalışmalarını yürüten Bakanlığımız tarafından, On İkinci Kalkınma Planında ve 2024-2028 Stratejik Planda, sağlıklı yaşam tarzının teşvik edilmesi yoluyla; bulaşıcı olmayan hastalık risklerine karşı koruyucu sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi çalışmalarına yer verilmiş, bu minvalde, bulaşıcı olmayan hastalıklar başta olmak üzere hastalıklara ilişkin tarama ve teşhis gibi süreçlerde aile hekimlerinin sorumluluklarının artırılacağı belirtilmiştir.

Bu kapsamda, Bakanlığımız tarafından; kronik hastalıklar ve risk faktörlerinin aile hekimleri tarafından taranması, erken teşhis edilen hastalıkların sürekli ve düzenli bir şekilde izlenmesi, söz konusu hastalıkların olumsuz sonuçlarının kontrol altına alınması ve bireylerin fonksiyon kayıpları yaşamalarının ve engelli hale gelmelerinin önüne geçilmesi amacıyla, online bir uygulama olan Hastalık Yönetim Platformu geliştirilmiş ve kronik hastalıkların etkin bir şekilde yönetilebilmesi için önemli bir adım atılmıştır.

Bununla birlikte, kişinin kendi kalp sağlığı ile ilgili farkındalığa sahip olması ve aile hekiminin vereceği danışmanlık çerçevesinde gerekli tedbirleri alması da kalp sağlığının korunmasında oldukça önemlidir.

Kalbinizi korumak için;

  • Sağlıklı beslenin.
  • Fiziksel olarak aktif olun.
  • Stresle başa çıkın.
  • Tütün ve tütün ürünlerini kullanmayın.
  • Aile hekiminizi düzenli olarak ziyaret edin ve sağlık kontrollerinizi yaptırın.

Kalp hastalıklarına bağlı ölümlerin %80’inin sağlıklı yaşam tarzının benimsenmesiyle önlenebileceğini UNUTMAYIN!

7 Nisan Dünya Sağlık Günü

7 Nisan günü tüm dünyada “Sağlık Günü” olarak kutlanmaktadır. Bu kapsamda Dünya Sağlık Teşkilatı (DST) her yıl güncel bir konuyu gündeme taşıyarak çözüm yolları ve önerileriyle birlikte tüm dünyada bilgilendirme etkinliklerinin yapılmasını teşvik etmektedir.

DST bu yıl "Sağlığım, hakkım" sloganıyla dünyada sağlık hakkının önemine yönelik farkındalık oluşturmayı amaçlamıştır.

Sağlık, sadece hastalık ve engellilik durumunun mevcut olmaması değil, fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan tam bir iyilik halidir.

Sağlık hakkı; kişilerin sağlıklarının devamı için sahip oldukları ve T.C. Anayasası, milletlerarası antlaşmalar, kanunlar ve diğer mevzuat ile güvence altına alınmış bulunan temel insan haklarını ifade eder.

Bakanlığımızın görevi; herkesin bedenî, zihnî ve sosyal bakımdan tam bir iyilik hâli içinde hayatını sürdürmesini, halk sağlığının korunması ve geliştirilmesini, hastalık risklerinin azaltılması ve önlenmesini, teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerinin yürütülmesini sağlamaktır.

Halk sağlığının korunmasına yönelik bağışıklama, anne ve çocuk sağlığı, çevre sağlığı, sağlıklı beslenme, sağlıklı yaş alma, kronik hastalıkların yönetimi, bulaşıcı hastalıklarla, tütün ve madde bağımlılığıyla mücadele, ruh sağlığı, kanser taramaları, aile hekimliği hizmetleri ile toplumun sağlık okuryazarlığını geliştirmek için yapılan eğitimler bu hizmetlerin en başında gelmektedir. Halk eğitimleri ile toplumu oluşturan kişilerin sağlık bilinci ve davranışını geliştirerek sağlığını koruyabilmesi, sağlık sorunlarını çözebilmesi, sağlık hizmetlerine katılabilmesi, sağlık haklarını savunabilmesi amaçlanmaktadır.

Masum sivillerin hayatını kaybettiği, yaralı çocukların sağlık hizmetine ulaşamadığı bu çağda, insanı odağa alan, sağlıklı hayat tarzının benimsendiği, herkesin sağlık hakkına kolaylıkla ve yüksek hizmet kalitesi ile eriştiği yarınlar temennisiyle;

Dünya Sağlık Günümüz kutlu olsun.

Dünya Su Günü

Suyun önemine dikkat çekmek ve temiz ve güvenli suya erişim konusunda farkındalığı artırmak amacıyla Birleşmiş Milletler tarafından 1993 yılından bu yana her yıl 22 Mart günü “Dünya Su Günü” olarak kutlanmakta ve bu yılın teması olarak da kritik öneme sahip “2024 yılı Dünya Su Günü teması “Barış İçin Sudan Yararlanmak” olarak belirlenmiştir.

Son yıllarda küresel düzeyde yaşanan iklim değişikliği, kuraklık, doğal afetler, endüstriyel faaliyetler, çarpık kentleşme, bilinçsiz tarımsal faaliyetler, bölgesel düzeyde yaşanan çatışmalar ve bunlara bağlı yaşanan göçler, su kaynaklarının azalmasına ve sularda kirlilik miktarının artmasına yol açmaktadır.

Dünya genelinde yaşanan hastalıkların önemli bir kısmı sulardan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle tüketime sunulan suların sağlıklı ve güvenli olması halk sağlığının korunmasında birincil öncelikler arasında yer almaktadır. Güvenli olmayan suyun tüketilmesi ile dünya genelinde her yıl 2.2 milyar insan olumsuz etkilenmektedir.

Su, günlük yaşamsal aktiviteleri sürdürmenin yanı sıra insan metabolizmasında da en önemli öğedir. İnsan vücudunun %70’ini su oluşturmakta ve vücuda günlük alınması gereken minerallerin önemli bir kısmı da suyla karşılanmaktadır.

Ülkemizde tüketime sunulan içme-kullanma sularının kalitesinin izlenmesi ve denetimi Bakanlığımız görev ve sorumluluğunda yer almaktadır. Bu kapsamda ülkemiz genelinde şebeke aracılığıyla tüketime sunulan içme-kullanma sularından numuneler alınarak Bakanlığımıza bağlı İl Halk Sağlığı Laboratuvarlarında analizleri gerçekleştirilmektedir.

Ambalajlı suların ruhsatlandırma ve denetim işlemleri de Bakanlığımızca yürütülmektedir. Bakanlığımızca izin verilen ambalajlı su dolum tesisleri yılda en az 4 defa İl Sağlık Müdürlüklerince, 1 defa da Bakanlığımızca mahallinde denetlenmektedir. İzin verilen tesislerde dolumu yapılarak piyasa sunulan suların aynı zamanda piyasa denetimleri de rutin olarak yapılmaktadır. Denetimler sırasında suyun fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik nitelikleri yönünden analizleri yaptırılmak suretiyle tüketiciye sağlıklı ve güvenli ürün sunulup sunulmadığı, izin verilen koşullarda üretim yapılıp yapılmadığı denetlenmektedir.

Sularla ilgili Bakanlığımızca yapılan tüm çalışmalar online sistemler üzerinden takip edilmekte, elde edilen veriler paydaş kurumlarla da paylaşılmaktadır.

Mikrobiyolojik ve kimyasal kirleticilerden arındırılmış su “Sağlıklı ve Güvenli Su” olarak nitelendirilmektedir. Özellikle salgınların önüne geçilmesinde mikrobiyolojik kirliliklerin giderilmesi halk sağlığı açısından büyük öneme sahiptir. Bu bağlamda şebeke sularının mikrobiyolojik yönden temizlenmesi için suyun mutlaka dezenfekte (klorlama) edilerek şebekeye verilmesi ve şebeke boyunca klorlanması gerekmektedir.

Unutulmamalıdır ki klorlanmış su değil, klorlanmamış su sağlığımız için tehlikelidir!

Ülkemizde yaşanan deprem ve sel gibi büyük afetler, sağlıklı ve güvenli suyun önemini bir kez daha öne çıkarmıştır. 6 Şubat 2023 tarihli Kahramanmaraş merkezli depremlerde Bakanlık olarak bölgede şebeke sularının içilebilirliği ve kullanımı konusunda çalışmalar yürütülmüş, halen tüketime sunulan sular titizlikle takip edilmektedir.

Bu kapsamda afet dönemleri başta olmak üzere halk sağlığı açısından Bakanlığımızca yapılan açıklamalar doğrultusunda hareket edilmesi büyük önem taşımaktadır.

Bugün kutladığımız dünya su gününün anlamına binaen önemle altını çizmemiz gereken bir husus da ülkemizin su fakiri adayı ülkelerden biri olduğu gerçeğidir.  Su kaynaklarımızın azalması ile birlikte önümüzdeki süreçte su sıkıntısı yaşanmaması için sorumluluklarımızı yerine getirmenin yanı sıra var olan su kaynaklarımızı temiz tutmak ve suyu tasarruflu kullanmak gibi toplumsal bilincin gelişmesine de ihtiyaç vardır.

Halk sağlığının korunmasında en önemli adımlardan biri musluklardan akan suların temiz ve güvenli olmasıdır.

Sağlıklı yaşam ancak sağlıklı ve güvenli suya erişim ile sağlanabilecektir.

Publish the Menu module to "offcanvas" position. Here you can publish other modules as well.
Learn More.