Üst Bant Görseli

Dünya KOAH Günü

KOAH, kalıcı solunumsal yakınmalarla birlikte nefes alıp vermede zorluk ile karakterize, önlenebilen ve tedavi edilebilen, çoğunlukla kronik seyreden yaygın bir akciğer hastalığıdır.  Yaş ilerledikçe hastalığın görülme sıklığı artsa da hastalık erken yaşta başlayabilir ve genç bireyleri de etkileyebilir. Yapılan çalışmalara göre dünyadaki her on yetişkinden biri KOAH hastasıdır. 2023 yılında yapılan “Türkiye Hane Halkı Sağlık Araştırması: Bulaşıcı Olmayan Hastalıkların Risk Faktörleri Prevalansı” çalışmasında ise ülkemizdeki 15 yaş ve üstü bireylerin yüzde 4,4’üne KOAH tanısı konulduğu tespit edilmiştir.

Tütün ve tütün ürünlerinin kullanımı, yoğun şehirleşme nedeniyle kötüleşen hava kirliliğine maruziyet, iç ve dış ortamda odun ve kömür gibi fosil yakıtlar ile bitki sapları ve tezek gibi biyokütle yakıtlarının dumanının solunması KOAH hastalığına neden olan önemli risk faktörleridir. Bununla birlikte, yapılan çalışmalar, KOAH hastası olan kişilerin yüzde 80’inin sigara içtiğini, tütün ve tütün ürünlerinin KOAH’ın en yaygın nedeni olduğunu ortaya koymuştur. Yetersiz beslenme, geçirilen enfeksiyonlar, iç ve dış ortam kirleticilerine pasif maruziyete bağlı olarak akciğer gelişiminin geri kalması da KOAH'a yol açabilir.

Ayrıca, küresel iklim değişikliği nedeniyle ortaya çıkan anormal hava olayları (aşırı sıcak ya da soğuk gibi) ve orman yangınlarının KOAH görülme sıklığını artıracağı, hastalığın seyrini olumsuz etkileyeceği ve erken ölümlere neden olacağı öngörülmektedir.

KOAH’da en sık görülen yakınmalar; öksürük, balgam, nefes darlığı ve bazı olgularda yorgunluk hissidir. Hastanın yakınmaları hastalığın ilerlemesi ile daha da artarak kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkiler.

Hastalığın teşhisi, sağlık kurum ve kuruluşlarında, basit bir test olan “nefes ölçüm testi” ile kolayca konulabilir. Teşhis, solunum fonksiyon testleri kullanılarak hava akımında azalmaya yol açan tıkanıklığın belirlenmesiyle doğrulanır.

Hem KOAH'ın önlenmesinde hem de hastalık yükünün azaltılmasında ilk ve en önemli müdahale basamağı risk faktörleriyle mücadele edilmesidir. KOAH teşhisi konulan kişilerin bahsi geçen risk faktörlerinden uzak durmaları, sağlıklı beslenmeleri ve günlük egzersiz yapmaları çok önemlidir. KOAH hastalarının, yaşadıkları yerlerin hava kalitesini T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından kurulan Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağından takip etmeleri ve dış ortam aktivitelerini buna uygun olarak düzenlemeleri faydalı olacaktır. Bu bağlamda, hava kirliliği bulunan yerlerde, özellikle dış ortama çıkılması halinde maske kullanılması da uzmanlar tarafından yapılan öneriler arasında yer almaktadır.

KOAH’ın bireysel tedavisinde “inhaler” olarak bilinen ve solunum yoluyla uygulanan nefes açıcı ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçlarla, hava yollarındaki daralmanın azaltılması, hastanın olabildiğince rahatlatılması ve yaşam kalitesinin artırılması amaçlanmaktadır. Ancak, belirtilen amaçlara ulaşılabilmesi için bahsi geçen ilaçların düzenli ve doğru kullanılması gerekmektedir. Öte yandan, hastalığın seyrini kötüleştirecek alevlenmelerden ve zatürreden korunmak için grip ve zatürre aşılarının yapılması önemlidir. Solunum yetmezliği gelişen hastalar, evde oksijen tedavisi ve/veya evde solunum cihazı tedavisi gibi tedavilere ihtiyaç duyabilmektedir.

Bakanlığımız, risk faktörleriyle etkin mücadele edilerek KOAH hastalığının önlenmesi; hasta olanların erken teşhisi, düzenli takibi ve uygun tedavisi için önemli çalışmalar yürütmektedir. Bu doğrultuda; ilgili paydaşlarla birlikte “Türkiye Kronik Hava Yolu Hastalıkları Önleme ve Kontrol Programını” hazırlayarak uygulamaya koymuş, birinci basamakta çalışan hekimlere yönelik “Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığını Değerlendirme ve İzlem Kılavuzunu” hazırlamıştır.

Bu yıl gerçekleştirilecek olan Dünya KOAH Gününün teması “HAVAMIZI KORUYALIM, KOAH’SIZ YAŞAYALIM” olarak belirlenmiş olup iklim değişiminin etkilerini de içerecek şekilde temiz hava ve akciğer sağlığının öneminin vurgulanması amaçlanmıştır.

Akciğerlerinizi sağlıklı tutabilmeniz ve sağlıklı nefes alabilmeniz için;

  • Tütün ve tütün ürünlerini kullanmayın.
  • Soluduğunuz ortam havasını temiz tutun.
  • Düzenli ve dengeli beslenin.
  • Düzenli egzersiz yapın.
  • Yaş grubunuza uygun aşınızı olun.
  • İklim değişimine duyarsız kalmayın.

# HavamızıKoruyalımKOAHsızYaşayalım!

Dünya KOAH Günü Afişi için pdftıklayınız

Dünya Antimikrobiyal Direnç Farkındalılk Haftası (18 - 24 Kasım)

Antimikrobiyal direnç, dünya çapında hızla artan bir halk sağlığı sorunu olup, enfeksiyonların tedavisini zorlaştırarak ciddi hastalıklara ve ölümlere yol açmaktadır. Antimikrobiyal direncin bu kadar önemli bir tehdit haline gelmesinin temel nedenlerinden biri, antimikrobiyallerin aşırı ve uygunsuz kullanımıdır. Dirençli bakterilerin yayılması, hastaneler ve toplum arasında hızla gerçekleşirken, direnç genlerinin çevresel yollarla (hayvanlar, bitkiler, toprak, su vb.) ekosistem içerisinde dolaşımı da küresel bir sorun yaratmaktadır.

Antimikrobiyal direncin önlenmesi için "Tek Sağlık" yaklaşımı öne çıkmakta ve insanlar, hayvanlar, bitkiler ve çevre arasında bütünsel bir iş birliğini zorunlu hale getirmektedir. Ayrıca, enfeksiyonların tedavisinde kullanılacak yeni antimikrobiyal ilaçlar ne yazık ki kolay geliştirilememektedir. Bu nedenle dirençle etkin mücadele edilemezse yakın zamanda elimizde etkili antimikrobiyal kalmama riski ile karşı karşıyayız.

Dünya Sağlık Örgütü, direncin insanlığın karşı karşıya olduğu en büyük 10 küresel halk sağlığı tehdidinden biri olduğunu beyan etmiştir ve kontrol altına alınmaması durumunda, insanlığın 2050 yılına kadar dirençli enfeksiyonlar nedeniyle yılda 10 milyon ölümle sonuçlanabilecek büyük bir sağlık kriziyle karşı karşıya olduğunu belirtmektedir.

AMD konusunda farkındalığı artırmak amacıyla her yıl 18-24 Kasım tarihleri arasında "Dünya Antimikrobiyal Farkındalık Haftası" düzenlenmektedir. Bu hafta, farkındalığı artırmak, dirençli enfeksiyonların ortaya çıkmasını ve direncin yayılmasını azaltmaya yönelik iyi uygulamaları teşvik etmek için düzenlenen küresel bir kampanyadır. Dünya Antimikrobiyal Farkındalık Haftası’nın bu yılki teması; tüm toplumu AMD konusunda eğitmeye, direnç ile mücadele için alınacak kararları savunmaya ve bu konuda hemen harekete geçmeye çağırıyor (EĞİT. SAVUN. HEMEN HAREKETE GEÇ!).

Dirence karşı mücadelede, sağlık bakımı, el hijyeni gibi enfeksiyon kontrol önlemlerinin uygulanması, etkili bağışıklama programlarının yürütülmesi, sanitasyon ve gıda güvenliği uygulamaları önem arz etmektedir. Ancak en temel nokta gereksiz antibiyotik kullanımının önüne geçilmesi, doktor reçetesi ve eczacı danışmanlığı olmadan antibiyotik kullanılmamasıdır.

Antimikrobiyal direnç ile mücadelede en önemli adımlar arasında doğru tanı yöntemleri, mikrobiyolojik testler ve antimikrobiyal duyarlılık testlerinin yapılması yer alırken, doktorların güncel klinik rehberlere uygun olarak ilaçları doğru dozda reçete etmeleri de kritik rol oynar.

Nasıl Önleyebiliriz?

Antimikrobiyalleri bilinçli kullanın: Antimikrobiyaller yalnızca doktor reçetesiyle ve eczacınızın danışmanlığında önerilen doz ve sürede kullanılmalıdır. Özellikle grip ve soğuk algınlığı gibi viral enfeksiyonlarda antibiyotiklerin etkisi yoktur.

Hijyeninize dikkat edin: Ellerinizi sık sık yıkayın, hijyenik gıdalar tüketin ve hasta kişilerle temastan kaçının.

Bağışıklama: Aşılar, enfeksiyonların önlenmesinde etkili bir yoldur. Aşılarınızı düzenli olarak yaptırın.

Hayvancılık ve tarımda bilinçli antimikrobiyal kullanımı: Hayvanlarda ve bitkilerde gereksiz antimikrobiyal kullanımı önlenmelidir.

Farkındalık oluşturun: Antimikrobiyal direncin ciddi sonuçlarının farkında olun ve çevrenizi bu konuda bilgilendirin.

Sonuç olarak, antimikrobiyal direncin yayılmasını önlemek için toplum olarak sorumluluk almalıyız. Bilinçli antibiyotik kullanımı, hijyen önlemleri ve enfeksiyon kontrolü ile direncin etkilerini azaltabiliriz. Unutmayalım ki, antimikrobiyal direnç sadece sağlık sistemlerinin değil, bireylerin de mücadele etmesi gereken, hepimizin ortak bir düşmanıdır.

Tehlikenin farkında olalım; antimikrobiyal direnci hep birlikte önleyelim!

 

Antimikrobiyal ilaçları akılcı kullanalım, gelecek nesilleri koruyalım!

Gezici Sağlık Tırımız, Mevsimlik Tarım İşçilerine Sağlık Hizmeti Verdi

Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri kapsamında, Ankara İli Polatlı İlçesi / Sarıoba Köyü Mevsimsel Tarım İşçileri Yerleşkesinde bulunan vatandaşlarımıza yönelik gezici sağlık tırımız ile sağlık hizmetleri sunulmuştur. Gerçekleştirilen hizmetler arasında yetişkin hasta poliklinik muayenesi, çocuk hasta poliklinik muayenesi, gebe muayenesi, takibi ve eğitimi, bebek muayenesi ve takibi ile anne eğitimi ve aşılama hizmetleri yer almıştır. Sağlık hizmetlerinin kolay erişilebilir olması ve vatandaşlarımızın sağlığının korunması amacıyla yürütülen bu çalışmalar, bölgedeki mevsimlik işçilerin sağlık ihtiyaçlarına destek olmayı hedeflemektedir.

resim1
resim10
resim11
resim12
resim2
resim3
resim4
resim5
resim6
resim7
resim8
resim9

Hıfzıssıhha Türkiye Aşı ve Biyoteknolojik Ürün Araştırma ve Üretim Merkezi Çalıştayı

Ülkemizde yerli aşı geliştirme sürecinin mevcut durumu ve bilimsel değerlendirmesinin yapıldığı “Hıfzıssıhha Türkiye Aşı ve Biyoteknolojik Ürün Araştırma ve Üretim Merkezi Çalıştayı” 6 Kasım 2024 tarihinde Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, Refik Saydam Hıfzıssıhha yerleşkesinde düzenlendi.

Çalıştayda, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanı, Uluslararası Sağlık Hizmetleri AŞ. Genel Müdürü, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı, Sağlık Yatırımları Genel Müdürü, Proje Yönetim Destek Birimi Başkanı ile Prof.Dr. Ateş KARA, Prof.Dr.Aykut ÖZDARENDELİ (Erciyes Üniversitesi), Prof.Dr. Mustafa HACIMUSTAFAOĞLU (Uludağ Üniversitesi) ve Bakanlığımız yöneticileri bir araya gelerek aşı ve biyoteknolojik ürünlerin üretim süreçlerini değerlendirdi.

Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Genel Müdürümüz Sayın Doç. Dr. Muhammed Emin Demirkol, Türkiye’deki aşı üretim çalışmalarının Osmanlı İmparatorluğu döneminde başladığını hatırlatarak, günümüzde yerli aşı üretiminin artık kaçınılmaz bir gereklilik haline geldiğini vurguladı. Doç. Dr. Demirkol, aşı ve biyoteknolojik ürün geliştirme süreçlerinde yerli kapasitenin artırılmasının, sağlık alanında dışa bağımlılığı azaltacağı ve ülkemizin bu alanda bölgesel bir lider konumuna gelmesini sağlayacağını ifade etti.

Çalıştay kapsamında, bilim insanları, kamu ve özel sektör temsilcileri ile diğer paydaşlar, Türkiye’nin aşı ve biyoteknolojik ürünler alanında atması gereken stratejik adımları tartışarak, geleceğe dönük yol haritası oluşturulması adına önemli katkılarda bulundular.

IMG-20241108-WA0002

Sağlık Bakan Yardımcımız Sayın Doç. Dr. Şuayıp BİRİNCİ’nin başkanlığında, 81 il değerlendirme toplantısı yapıldı

il top 1

Sağlık Bakan Yardımcımız Sayın Doç. Dr. Şuayıp BİRİNCİ’nin başkanlığında, 81 il değerlendirme toplantısı yapıldı. Toplantıya Genel Müdürümüz Sayın Doç. Dr. Muhammed Emin DEMİRKOL, genel müdür yardımcıları, daire başkanları ve 81 il sağlık müdürü online olarak katıldı.

Toplantıda, Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerinin güçlendirilmesi ve etkili bir şekilde uygulanmasına yönelik tüm detaylar kapsamlı şekilde değerlendirildi.

Publish the Menu module to "offcanvas" position. Here you can publish other modules as well.
Learn More.