Üst Bant Görseli

Ramazan Bayramında Sağlıklı Beslenme Önerileri

Ramazan ayı oruç tutan bireylerin beslenme düzeninin değiştiği bir dönemdir. Bu ayın bitimi olan bayram günlerinde dengeli beslenmek çok daha büyük önem taşımaktadır. Bilindiği gibi Ramazan ayında günlük öğün sayısının azalması ve daha sonra bayram günlerinde öğün sayısının artması ve fazla yemek yeme istediğinden ötürü kişiler bazı sindirim sistemi rahatsızlıkları ile karşılaşabilirler.

Geleneksel olarak bayramda ikram edilen şeker, çikolata, hamur işleri (baklava, börek vb.)  gibi gıdalar kan şekerini hızla yükselten ve enerji içeriği yüksek gıdalardır. Bu gıdaları bayramda birdenbire sık tüketmek sindirim sistemi problemlerine ve kan şekerinin hızlı yükselmesine sebep olarak çeşitli rahatsızlıklara yol açabilir. Bu nedenle bayram ziyaretlerinde sunulan ikramlara dikkat edilmeli, aşırıya kaçılmamalı, yeterli ve dengeli beslenme ilkeleri unutulmamalıdır. 

Bayram ve Bayram Sonrası Sağlıklı Beslenme Önerileri

*Bayram günleri de olsa tek çeşit besinlere ağırlık vermek yerine öğünlerde beş besin grubundan besinlerin tüketilmesi sağlıklı ve dengeli seçimler için gereklidir. Bunun için aşağıda Türkiye için hazırlanmış olan Sağlıklı Yemek Tabağı örnek alınabilir.

saglikli beslen saglik icin hareket etBu besin grupları;

  • Süt ve süt ürünleri grubu
  • Et-yumurta-kuru baklagiller (nohut, mercimek, fasulye) ile yağlı tohumlar (ceviz, fındık, badem) grubu
  • Sebzeler grubu
  • Meyveler grubu
  • Ekmek ve tahıllar ( makarna, pirinç) grubudur.

* Anadolu coğrafyasının tanıdığı olanaklar sayesinde hiç bir mutfakta görülmeyecek kadar çeşitlilik göstermekte olan mutfağımızdan bayram günlerinde de bu çeşitlilikten yararlanmalı sebze ve meyve dahil olmak üzere besin çeşitliliğine önem verilmelidir.

*Ramazan ayının sonlanması ile tüketilecek yiyeceklerin miktarı aniden arttırılmamalıdır.

*Öğün araları en az 2 en fazla 4-5 saat olacak şekilde düzenlemelidir. Gerektiğinde ara öğünlerde taze meyveler ya da az şekerli hoşaf/kompostolar, ayran, kefir gibi içecekler beslenme düzenine eklenebilir.

*Bayram sabahı hafif bir kahvaltı ile güne başlanmalıdır. Kahvaltıda kızartma, kavurma yöntemleriyle pişirilmiş besinler yenmemelidir.

* Bayram ziyaretlerinde Bayramlarımızın en güzel geleneklerinden olup bu ziyaretlerde tatlı ikramı olacağından kahvaltıda şeker, bal vb. tatlı besinlerin bulundurulmaması yararlı olacaktır.

* Kahvaltıda mevsim sebzeleri çiğ sebzeler tüketilmeli, az tuzlu peynir tercih edilmelidir.

* Sucuk, salam, sosis vb. yağlı besinlerden, ağır hamur işi gıdalardan kaçınılmalıdır.

* Ekmek olarak tam tahıl ekmeklerinin tercih edilmesi kan şekerini kontrol altında tutar ve tokluk hissi verir.

*Besinler iyi çiğnenmeli, yemekler hızlı yenmemelidir.

* Ramazan Bayramı süresince mide ve bağırsak rahatsızlıkları yaşanmaması için fazla şeker ve şekerli gıdaların (tatlılar, çikolata vb.) tüketimine dikkat edilmeli, çevrenin ısrarcı tutumlarından ve aşırı yeme eğiliminden mümkün olduğunca uzak durulmalıdır.

* Dünya Sağlık Örgütü, tarafından tavsiye niteliğinde olan, gıdaların doğal yapısında bulunan şeker dışında gıdaya üretim aşamasında eklenen şekerler ile yapılan tatlılar ve çay şekerinden alınan günlük enerjinin miktarının % 10’unu geçmemesi tavsiye edilmektedir. Bunun anlamı günde ortalama 2000 kalori ihtiyacımızın sadece 200 kalorisinin şekerli gıdalardan alınabileceğidir.

* Özellikle bayramda tatlı tüketimi çok isteniyorsa hamurlu, şerbetli tatlılar yerine küçük porsiyonlar halinde sütlü tatlılar, taze veya az miktarda kuru meyveler; şerbetler yerine şekersiz veya az şekerli komposto/hoşaf suları, az şekerli limonata, ayran gibi içecekler ikram edilebilir.

* Sindirim sisteminin düzenli çalışması ve kabızlıktan korunmak için lif (posa) içeriği yüksek olan sebze, meyve ve kurubaklagiller tüketilmelidir. Yetişkin bireyler imkânlar dâhilinde günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketmelidirler. Lif (posa) içeriği yüksek bu besinler aynı zamanda kan şekerinin de hızla yükselmesini engellerler.

* Diyabet, kalp-damar hastalıkları, yüksek tansiyon gibi kronik hastalığı olanlar uyguladıkları diyete bayram süresince de uymaya özen göstermelidirler.

* Sıvı gereksinmesinin karşılanmasında suyun önemi büyüktür. Su dışındaki içecekler çay, kahve, bitkisel çaylar, süt, ayran, meyve suyu, sebze suları, soda, maden suyu vb.dir. Bir günde tüketilecek toplam sıvı miktarı 2500-3000 ml’dir. Sıvı gereksinmesinin karşılanmasında su başlıca tercih olmalıdır. Su en iyi şekilde hidrasyon sağlar. Günde 8 su bardağı su içiniz şeklindeki öneri bazı bireyler için yetersiz, bazıları için ise fazla olabilir. Bununla birlikte iyi bir hedef olarak düşünülmelidir. Günlük su gereksinmesi: 35 mL x vücut ağırlığı (kg) şeklinde hesaplanabilir.

* Tüm bireyler özellikle de yaşlı ve tansiyon hastası olanlar çay, kahve gibi kafein içeriği yüksek içecekleri gün boyu fazla miktarda tüketmemelidirler.

* Ramazan boyunca gece kalkıp sahur yemeği yemek, ramazandan sonra gece yeme alışkanlığı şeklinde sürdürülmemelidir.

* Ramazan ayı boyunca enerji harcamamak için azaltılan fiziksel aktivitenin bu dönemin sonlanmasıyla birlikte arttırılması oldukça önemlidir.

* Mümkün olduğunca bayram ziyaretlerine yürüyerek gidilmesi tercih edilmelidir.

* Fiziksel aktivitenin kan şekeri ve kolesterolü azaltmaya, kilo kaybetmeye ve bağırsak hareketlerini arttırmaya yardımcı olduğu unutulmamalıdır.

* Fiziksel aktivitenin arttırılması adına haftada 5 gün en az 30 dakikalık orta şiddette fiziksel aktivite yapılmalıdır.

08-12 Mayıs 2023 tarihlerinde Halk Sağlığı Hizmet Birimleri İzleme ve Değerlendirme Personeli Sertifikalı Eğitimi düzenlenecektir.

08-12 Mayıs 2023 tarihlerinde Halk Sağlığı Hizmet Birimleri İzleme ve Değerlendirme Personeli Sertifikalı Eğitimi düzenlenecektir.

Eğitimin il duyurusu için pdftıklayınız.

10-16 Nisan Kalp Sağlığı Haftası

Yirminci yüzyılda dünyada eğitim ve gelir düzeyindeki yükselme, beslenme alışkanlıklarının değişmesi, çocuk nüfusa oranla artış içinde olması, toplumdaki sağlık sorunlarının çocukluk çağı hastalıklarından yaşlı nüfusta görülen Bulaşıcı Olmayan Hastalıklara doğru kaymasına yol açmıştır. Yaşam süresinin uzaması istenen bir şey olmakla birlikte, paralelinde Bulaşıcı Olmayan Hastalıkların görülme sıklığında artışa neden olmuştur. 

Dünya genelinde meydana gelen ölümlerin en önemli nedeni olan bulaşıcı olmayan hastalıklar küresel olarak halen önemli bir hastalık yükü oluşturmaktadır. 

Bulaşıcı olmayan hastalıklar içerisinde, kalp ve damar hastalıkları tüm ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer almakta, özellikle kalp krizleri ve inmeler ilk iki ölüm nedenini oluşturmaktadır. Kalp ve damar hastalıklarının küresel ölçekte uzun bir süre daha bir numaralı ölüm sebebi olmaya devam edeceği tahmin edilmektedir. 

Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülke ekonomilerinde bulaşıcı olmayan hastalıklar büyük finansal ve ekonomik risk oluşturmakta, sağlık hizmeti sunum sistemlerinin sürdürülebilirliğini tehdit etmektedir. 

Kalbimiz yumruğunuz büyüklüğündedir ve vücudunuzdaki en güçlü kastır. Ana rahmine düştükten yaklaşık üç hafta sonra atmaya başlar ve 70 yaşına kadar iki buçuk milyar kez bunu yineler. Bu kadar etkileyici ve güçlü olmasına rağmen, kalbimiz sigara içmek, diyabet, kolesterol, sağlıksız beslenme veya yüksek tansiyonla yaşamak gibi risk faktörlerine karşı savunmasız hale gelebilir.

Kalp ve damar hastalıkları, kalbi veya kan damarlarını etkileyen bir hastalık sınıfıdır. Kalbimizin işlevleri tehlikeye girdiğinde, bu kardiyovasküler hastalık olarak bilinir ve merkezinde kalbin bulunduğu sistemdeki herhangi bir bozukluğu kapsayan geniş bir terimdir. Dünya’da 300 milyondan fazla kişi kalp hastalığı ile yaşamakta 2 milyardan fazla kişi ise kalp hastalığı riski taşımaktadır. Kalp sağlığının öneminin ve değerinin daha iyi anlaşılmasına ihtiyaç vardır. Teknolojik gelişmeler eşliğinde tanı ve tedavi yöntemlerindeki ilerlemelere karşın kalp ve damar hastalıkları dünyada en önde gelen ölüm nedeni olmaya devam etmektedir. Kalp damar hastalıkları, yılda 18,6 milyondan fazla ölüme neden olan dünyanın birinci sırada yer almaktadır. Ne yazık ki kalp damar hastalıklarına bağlı ölümlerin üçte biri 70 yaş altında yani “erken” gerçekleşmektedir. Bu ölümlerin %85'i kalp krizi ve inme nedeniyle gerçekleşmiştir. Kalp krizleri ve inme genellikle akut olaylardır ve esas olarak kanın kalbe veya beyne akmasını önleyen bir tıkanıklıktan kaynaklanır. Bunun en yaygın nedeni, kalbi veya beyni besleyen kan damarlarının iç duvarlarında yağ birikintilerinin birikmesidir. Felçler, beyindeki bir kan damarından veya kan pıhtılarından kaynaklanan kanamalardan kaynaklanabilir.

Ülkemizde de kalp ve damar hastalıkları en önemli sağlık sorunlarının başında gelmektedir. Türkiye’de 2021 yılında ölümlerin %33,4 ile dolaşım sistemi hastalıklarından kaynaklanmaktadır. Bu da yaklaşık her üç dakikada bir kişinin ölümü anlamına gelmektedir. Genel olarak her yıl 300 bin kalp krizi ve 125 bin ölüm söz konusudur. Kanserden kayıplar ise bu sayıların yarısı kadardır.

Kalp hastalıklarında hem hastalıkların önlenmesinde hem de hastalık oluştuktan sonra iyilik halinin devamında koruyucu hekimlik ve temel sağlık hizmetleri önem taşımaktadır.

Kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerin %80’i tütün kullanımı, sağlıksız beslenme ve hareketsizlik gibi kontrol edilebilen ve önlenebilen risk faktörlerine bağlıdır. Yüksek kan basıncı, yüksek kan şekeri, yüksek kan kolesterolü ve şişmanlık da kalp damar hastalıkları için risk faktörleridir. Koruyucu sağlık hizmetleri ile erken dönemde bu risk faktörleri tespit edilerek tedavi edilebilir ve erken yaşta ölümlerin önüne geçilebilir. 

Sağlık Bakanlığı 2019-2023 Stratejik Planı ve Eylem Planı’nda da “Sağlıklı yaşamı teşvik etmek ve yaygınlaştırmak, birinci basamak sağlık hizmetlerini güçlendirerek sağlık sistemi içerisindeki etkinliğini artırmak, sağlık hizmetlerinde bütünleşik sağlık hizmeti modelini hayata geçirmek” amaçlarında yer alan hedeflerle kronik hastalıkların önlenmesine geniş yer verilmiştir. Bakanlığımız tarafından Stratejik Plana uygun olarak birçok kontrol programları yürütülmektedir. Bu kapsamda Türkiye Kalp ve Damar Hastalıkları Eylem Planı (2021-2026) güncellenmiş, kronik hastalıkların önlenmesi, erken teşhis ve düzenli izlem konularında birçok faaliyet çalışma kapsamına alınmıştır. Bu kapsamda Bakanlığımızca, taramalar ile kronik hastalıkların erken teşhisi, izlemler ve uygun tedavi sağlamak amacıyla birinci basamak sağlık hizmetleri içinde kalp damar hastalıkları için risk değerlendirmesi ve yüksek tansiyon, inme ve benzeri kronik hastalıklar izlemi başlatılmıştır. 

Bu izlem için geliştirilen Hastalık Yönetim Platformu; kronik hastalığı olan bireylerin hastalıklarının olumsuz sonuçlarının kontrol altına alınması ve bireylerin fonksiyon kayıpları yaşamalarının ve engelli hale gelmelerinin önüne geçilmesi amacıyla geliştirilen online bir platformdur. Periyodik taramalar yapılarak kronik hastalıklarda erken teşhis konmasının sağlanmasını ve teşhis konan hastaların periyodik izlemlerinin kanıta dayalı tıp kılavuzlarının önerileri doğrultusunda yapılması, uygun tedavi verilmesinin sağlanması ve komplikasyonların erken tespitinin sağlanmasını kolaylaştırmaktadır. 

Platform hekimi; hasta için tedavi planı yapması, yaşam tarzı değişiklikleri önermesi ve tedavi hedefleri belirlemesi için yönlendirmektedir. Tekrarlayan izlemlerle hastanın belirlenen tedavi hedeflerine ulaşıp ulaşmadığı ölçülmektedir. 

Dünyada en sık görülen, en fazla ölüme ve engelliliğe neden olan bulaşıcı olmayan hastalıklara (kalp ve damar hastalıkları, kanserler, diyabet ve kronik hava yolu hastalıkları) bağlı erken ölümlerin (70 yaş altı ölümler) 2025 yılına kadar %25 azaltılması bulaşıcı olmayan hastalıklarla ilgili temel hedefimizdir. Hastalık Yönetim Platformu ile Aile Hekimlerimizin tarama ve izlem standartlarına uygun hizmet sunması sağlanacak olup, kronik hastalığı olan bireylerin daha fazla sorun yaşamadan hayatlarını idame ettirmeleri ve yaşam kalitelerin arttırmaları hedeflenmektedir.

Bu alandaki koruyucu sağlık hizmetlerinin yanısıra tedavi süreçlerini iyileştirmek için, kamu, üniversite ve özel sektör bakımından bölgesel ihtiyaçların ve hizmet verilen nüfusun bu alandaki öncelikli ihtiyaç ve beklentilerini dikkate alarak, kapasitenin dengeli dağılımını sağlayarak bunları etkin ye verimli bir şekilde kullanabilmek amacıyla, günümüz şartlarında kalp merkezlerinin planlaması, kurulumu ve işleyişi belirlenmiştir. Kalp merkezleri, bünyesinde açık kalp damar cerrahisi ameliyatlarının ve girişimsel işlemlerin birlikte ve koordineli yapıldığı hastaneler bünyesinde Bakanlık izniyle kurulmakta ve tescil edilmektedir. 

Ayrıca kalp krizine ve inmelere bağlı gelişen ölüm ve sekellerin en aza indirilmesi, tanı ve tedavi süreçlerinin iyileştirilmesi, vakalara ulusal ve uluslararası standartlarda müdahale edilmesi, hizmete hakkaniyetli erişim sağlanması amacıyla kalp krizi geçiren vakaların yönetimi için uyulması gereken usul ve esaslar belirlenmiştir.

Koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin yanında kişinin kendi sağlığı ile ilgili farkındalığa sahip olması ve gerekli tedbirleri alması da kalp sağlığının korunmasında oldukça önemlidir. 

Kalbinizi korumak için yaşam tarzınızı değiştirin!

Sağlıklı beslenin: Dengeli beslenme, sağlıklı bir kalp ve dolaşım sistemi için çok önemlidir. Bu, bol miktarda meyve ve sebze, kepekli tahıllar, yağsız et, balık ve sınırlı tuz, şeker ve yağ alımı ile bakliyatları içermelidir. 

Fiziksel olarak aktif olun: Daha fazla hareket edin ve oturduğunuz sürenizi azaltın. Asansör yerine merdiven çıkmak gibi küçük değişiklikler sağlığınız için büyük bir fark yaratabilir. Aktif olmak, kalp kasınızı güçlendirmenin, kolesterolünüzü, kilonuzu ve tansiyonunuzu düzeltmenin ve en önemlisi kendinizi iyi ve sağlıklı hissetmenizin harika bir yoludur.

Stresle başa çıkın: Stresli veya endişeli olmak, göğüs ağrısı gibi semptomları beraberinde getirebilir, ancak stresle başa çıkmanın yollarını geliştirmek stresin sağlığınız üzerindeki etkisini azaltabilir. Hobi edinmek, spor yapmak stresle başa çıkmanıza yardımcı olabilir.

Tütün kullanmaktan kaçının: Tütünün her şekli sağlığa çok zararlıdır. Aynı zamanda tütün dumanına maruz kalmak da tehlikelidir. Kalp krizi ve inme riski, kişi tütün ürünlerini bıraktıktan hemen sonra düşmeye başlar ve 1 yıl sonra yarı yarıya azalır. Ayrıca sigaranın akciğer ve diğer kanser risklerini arttıracağını unutmayın.  

Düzenli sağlık kontrollerinizi yaptırın: Genel kalp damar hastalığı riskinizi kontrol ettirin. Yüksek tansiyon genellikle belirti vermez, ancak ani inme veya kalp krizinin en büyük nedenlerinden biridir. Kan basıncınızı kontrol ettirin. Daha az tuz alımı ve fiziksel aktiviteyi artıran sağlıklı bir diyetle yaşam tarzınızı değiştirmeniz gerekecektir ve kan basıncınızı kontrol etmek için ilaçlara ihtiyacınız olabilir. 

Yine Kan kolesterolünün sağlıklı bir diyetle ve gerekirse uygun ilaçlarla kontrol edilmesi gerekir. 

Yüksek kan şekeri (diyabet) kalp krizi ve felç riskini artırır. Diyabetiniz varsa, riski en aza indirmek için kan basıncınızı ve kan şekerinizi kontrol altında tutmanız çok önemlidir.

UNUTMAYIN! Kalp hastalıklarına bağlı ölümlerin %80 i önlenebilir.

24 Mart Dünya Tüberküloz Günü

Robert Koch tarafından Mycobacterium tuberculosis basilinin keşfedildiği 24 Mart 1882 gününe ithafen belirlenen gün boyunca, düzenlenecek etkinliklerle tüberküloz hastalığının sağlık, sosyal ve ekonomik yıkıcı sonuçlarına dikkat çekiliyor ve kamuoyunun hastalık hakkındaki farkındalığının artırılması amaçlanıyor.

Bilindiği gibi tüberküloz hava yolu ile bulaşan, akciğerler başta olmak üzere tüm doku ve organları (kemik, deri, göz gibi) tutabilen, tedavisi çoklu ilaçlarla yapılabilen ve tedavi süresi 6-24 ay arasında değişen bulaşıcı bir hastalıktır. Hastayı, ailesini ve çevresini etkilemesi, uzun tedavi sürecinin yol açtığı tedavi uyumsuzluğu ve yıkıcı maliyetler sebebiyle biyopsikososyal bir hastalık olarak kabul edilmektedir.

Neredeyse insanlık tarihi kadar eski bir geçmişe sahip olan tüberküloz hastalığı, tarih boyunca zengin-fakir, köylü-kentli ayırımı yapmaksızın toplumun her kesimini kırmıştır. Robert Koch tarafından Mycobacterium tuberculosis basilinin keşfedilmesinden itibaren hastalık ile mücadelede önemli aşamalar kaydedilmiş olmakla birlikte günümüzde de bulaşıcı hastalıklardan kaynaklanan ölüm sebepleri arasında ön sıralarda yer almaktadır. 

Dünya Sağlık Teşkilatı tarafından dünyada, 2021 yılında 10.6 milyon yeni verem hastası olduğu, 1.6 milyon insanın bu hastalık sebebiyle hayatını kaybettiği bildirilmiştir.

Dünya Sağlık Teşkilatı, 2023 yılı Dünya Tüberküloz Günü temasını “Evet, Tüberkülozu Bitirebiliriz” olarak belirlemiş; bölgesel çatışmalar, diğer krizler ve sosyo-ekonomik problemlerle birleşen pandeminin tüberküloz ile mücadele yakalanan ilerlemeyi tersine çevirdiğine değinmiş; 2023 yılını milat olarak belirlemiş ve dünyaya, veremi durdurmak, kaybedilen zamanı ve ilerlemeyi yeniden kazanabilmek için küresel olarak harekete geçmeyi tavsiye etmiştir.

Bölgemizde meydana gelen çatışmalar, ülkemizi etkileyen kitlesel göçler, COVID-19 Pandemisi ve son olarak, yaşanan Kahramanmaraş Depremi yıllar boyunca başarıyla yürütülen tüberkülozla mücadele programımızı daha da önemli hale getirmiştir. Bakanlığımızın kararlığı ve ilgili kurum kuruluşların destekleri ile yürütülen çalışmalar neticesinde 2005 yılında yüz binde 29.4 olan hastalık insidansı 2021 yılı itibariyle yüz binde 10.7’ye düşürülürmüştür. 

Ülkemizde tüberkülozla ilgili tanı ve tedavi hizmetlerinin ücretsiz olması, tüberküloz hastalarının ilaçlarının Bakanlığımız tarafından temin edilerek ücretsiz olarak hastalara ve temaslılarına ulaştırılması, Doğrudan Gözetimli Tedavi (DGT) uygulaması ile hastalarımıza destek olunması, tedavi süresince işgücü kaybına uğrayan ve sosyal güçlükler yaşayan hastalarımıza aylık nakdi sosyal yardım verilmesi bunun en önemli güvencesidir. 

Mart Ayı Kolorektal Kanser Farkındalık Ayı

Kolorektal kanserler (KRK) dünyada ve ülkemizde yaygın görülen kanser türleri arasında yer almaktadır. Dünya çapında bir yıl içerisinde 1.9 milyon yeni kolorektal kanser vakası ve 935 bin kolorektal kanser kaynaklı ölüm vakası tespit edilmiştir. Türkiye Birleşik Veri Tabanına göre, ülkemizde bu kanser türleri hem erkeklerde hem de kadınlarda 3. sırada yer almaktadır. Avustralya ve Yeni Zelanda, Avrupa ve Kuzey Amerika'da görülme sıklığı Asya ve Afrika bölgelerine göre daha yüksektir. Bu coğrafi farklılığın önemli etkenlerinin; beslenme tarzı, çevresel etkiler ve genetik yatkınlık olduğu düşünülmektedir. 40 yaşın altında KRK nadirken, 40-50 yaştan sonra görülme sıklığı artmaya başlamaktadır. KRK vakalarının %85’i 50 yaş ve üzerindedir.

Erken evrede teşhis edildiğinde büyük ölçüde tedavi edilebilir bir hastalık olan kolorektal kanserde tarama programlarının uygulanması ile söz konusu hastalığın morbidite ve mortalitesi üzerinde çok olumlu kazanımlar sağlandığı yapılan birçok çalışma ile ortaya konmuştur. Kolorektal kanserlerin taranmasındaki temel amaç; ülke çapında oluşturulan ulusal bir tarama programını hedef popülasyona uygulayarak kolorektal patolojileri henüz premalign veya erken evrede iken tespit etmek, etkin ve basit yöntemlerle tedavi etmek yoluyla invazif kanser sıklığı ile buna bağlı morbidite ve mortaliteyi azaltmaktır. Bu yolla olası karmaşık ve pahalı tedavi gereksinimlerinin de önlenmesi hedeflenmektedir. Gerek yaşam kalitesini arttırdığı gerekse yaşam süresini uzattığı bilindiğinden, KRK tarama programı Dünya Sağlık Örgütü tarafından önerilen kanser tarama programları içerisinde yer almaktadır.

Ülkemizde de Kolorektal Kanser Taraması Ulusal Standartları belirlenerek uygulamaya konulmuştur. 50-70 yaş arasındaki kadın ve erkek nüfusa Toplum Sağlığı Merkezlerine (TSM) bağlı olarak faaliyet göstermekte olan; Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM), Sağlıklı Hayat Merkezleri (SHM) ve Aile Sağlığı Merkezleri (ASM)’nde gaitada gizli kan kiti yardımıyla hızlı, pratik ve güvenilir bir şekilde 2 yılda bir ücretsiz olarak tarama yapılmaktadır. 2023 Şubat ayı itibarı ile ülke genelinde 368 kanser tarama merkezinde ve tüm Aile Sağlığı Merkezlerinde kolorektal kanser tarama programı kapsamında gaitada gizli kan testi yapılmaktadır. Tarama kapsamında bu yaş grubundaki kişilere ayrıca 10 yılda bir kolonoskopi yapılması önerilmektedir. 2022 yılında 1.8 milyon kolorektal kanser taraması gerçekleştirilmiştir. Tarama sonucunda Gaitada Gizli Kan Testi (GGKT) pozitif olan kişiler ileri tetkik amacıyla ikinci/üçüncü basamak sağlık kuruluşlarına yönlendirilmektedir.

Kolorektal Kanser Risk Faktörleri

KRK geliştirme riski hem çevresel hem de genetik faktörlerden etkilenir.

Kolorektal kanserin değiştirilebilir risk faktörleri şunları içermektedir:

  • Aşırı kilolu veya obez olmak
  • Fiziksel olarak aktif olmamak
  • Fazla miktarda işlenmiş (sosis, salam ve benzeri) veya işlenmemiş kırmızı et (sığır, kuzu, karaciğer ve benzerleri) tüketimi
  • Sigara dâhil tütün ürünlerinin kullanımı
  • Alkol kullanımı
  • Diyabet ve insülin direnci varlığı
  • Kolesistektomi

Kolorektal kanserin değiştirilemez risk faktörleri arasında ise şunlar yer almaktadır:

  • Cinsiyet (hem insidans hem de ölüm oranları erkeklerde kadınlara göre önemli ölçüde daha yüksektir.)
  • İleri yaş
  • Irk ve etnik köken
  • Kişide kalın bağırsak poliplerinin veya kalın bağırsak kanseri öyküsünün bulunması
  • Kişide inflamatuvar bağırsak hastalığı (Ülseratif kolit veya Crohn hastalığı) öyküsünün varlığı
  • Ailede kalın bağırsak polipleri veya kalın bağırsak kanseri öyküsünün olması
  • Kalıtsal bir sendromun varlığı (Lynch Sendromu, adenomatöz ve hamartomatöz polipozis sendromları vb)
  • Tip 2 diyabet hastası olunması
  • Akromegali varlığı
  • Böbrek transplantasyonu geçirmiş olmak
  • Androjen yoksunluğu tedavisi almış olmak
  • Kistik fibrozis varlığı
  • Abdominopelvik radyasyon öyküsünün olması.

Kolorektal Kanser Belirtileri

Enfeksiyon, hemoroid, irritabl bağırsak sendromu veya inflamatuar bağırsak hastalığında da sıklıkla izlenebilen aşağıdaki belirtiler, kolorektal kanserin habercisi olabilmektedir:

  • Bağırsak alışkanlıklarında ishal-kabızlık gibi değişikliklerin meydana gelmesi ve bu değişikliklerin birkaç günden uzun sürmesi
  • Bağırsakta tam boşalmama hissi
  • Parlak ya da koyu kırmızı kanla karakterize rektal kanama
  • Dışkının koyu kahverengi veya siyah görünmesine neden olabilecek kanın varlığı
  • Karında şişkinlik, kramp tarzında ağrı veya gaz şikâyeti
  • Bilinen bir neden olmaksızın kilo kaybı
  • Güçsüzlük ve yorgunluk

Kolorektal Kanser Tanısı

Diğer bazı kanserlerde olduğu gibi kolorektal kanserler de genellikle iyice büyüyene kadar belirti vermezler. Bu sebeple amaç, daha belirti vermezken tümörü ortaya koymak olmalıdır. Belirtiler gelişmeden önce bir kişinin kanser için taranması, poliplerin ve kanserin erken tanınmasında yardımcı olur. Poliplerin erkenden tanınıp çıkartılması kolorektal kanser gelişimini önleyebilir. Erken tanı konulduğunda kolorektal kanserin tedavisi de daha etkin olabilmektedir. Bu nedenle, genel olarak 50 yaş üstü kişilerde taramaya başlanmalı, kolorektal kanser için artmış riski olan kişilerde ise tarama programına daha erken yaşlarda başlanmalıdır.

Dışkıda gizli kan saptanıp kolonoskopi yapılan kişilerde henüz kanserleşmemiş polip halindeki tümörler tespit edilerek kanser gelişmesi önlenebildiği gibi kanser gelişmiş olan olgularda da erken teşhis ile yaşam süresi ve kalitesi artmaktadır.

Kolorektal Kanser Tedavisi

Kolorektal kanserde cerrahi, ilaç tedavisi (kemoterapi) ve ışın tedavisi (radyoterapi) gibi farklı tedavi seçenekleri uygulanmaktadır.

Kolorektal Kanser Korunma Stratejileri

Kolorektal kanseri önlemek için atılması gereken en önemli adımlardan biri tarama programı olmakla birlikte, aşağıdaki sağlıklı yaşam davranışlarını uygulamak da diğer birçok kanserden olduğu gibi kolorektal kanserlerden korunmada önemlidir:

  • Sağlıklı kiloda olmak ve bunu sürdürmek
  • Kırmızı ve işlenmiş et tüketimini sınırlandırmak ve daha fazla taze sebze, meyve ve tam tahıl ürünü tüketmek.
  • Posa içeriği yüksek besinlerin tüketimini artırmak (Posa içeriği en yüksek besinler sırasıyla; kuru baklagiller, tahıllar ve sebze-meyvelerdir.)
  • Günde 30-60 dakika orta düzeyde fiziksel aktivite yapmak (tempolu yürüyüş, bisiklete binmek gibi)
  • Sigara ve alkol kullanmamak.

Kanser taramalarının en önemli bileşenlerinden biri farkındalık çalışmalarıdır. Mart ayı Kolorektal Kanser Farkındalık Ayı olarak tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kabul edilmiş olup bu süre boyunca çeşitli etkinliklerle konuya ilişkin farkındalık oluşturulmaya çalışılmaktadır.

Publish the Menu module to "offcanvas" position. Here you can publish other modules as well.
Learn More.